Dudaklarım Kanıyor
Ve şimdi, tüm zamanlar dursa.
Okunsa ölümün cüzü,
Kemik iliği çekilmiş, bir çocuk tarafından.
Kısır da olsa o kadından,
Yine tutardı onun dölü,
Abdesti bile bozulmazdı,
Kızıl gecenin ardından.
Kanatlarımı çırpıp gitsem,
Bir kaç sevişmeyi üstlensem,
Ölmeden.
Dudaklarım kanıyor.
Ve dul kadının kehaneti tutsa,
Boşa çıkarsa ölümün yüzünü.
Çıkarsam bende bedenimi üzerimden,
Safi üryan.
Belki kan tutar seni, yırtınca geceyi.
Ya da ruhun duymaz, kaparsın gözlerini.
Ölünürse ölünsün, bu gecenin ardından.
Suçunu bilen oğlunun,
Kanlı bedeni diz çökse,
Ruhu dimdik ayakta,
Açsa avuçlarını,
Son defa baksa babasına,
Sıyırır mısın üzerimden,
Kendi cinayetimi?
Sağnağında ıslanırken sırlarım,
Bütün kadınlarım,
Bana bakıyor.
Çırılçıplak cesedim,
Dudaklarım kanıyor.
teşekkürler nebile hnm🙂
bir suç var ortada ama tartışılır sanki...
sırlar ıslandıkça yüzeye vururmuş....
güzeldi şair...gizi vardı şiirin sevdim👍👍👍👍
sema ve safiye hnm...teşekkür ederim...
Ve bağlacıyla şiire başlamış olmanız bir üslup oluşturmuş sanki ve böylece şiirinizin ne başı ne de sonu varmış gibi duruyor.Söylenmemişler bir sırra dahil.Etiketlerinizden de anlaşılıyor ki hüzün abluka altında tutuyor okuyucuyu dizelerde ve kırmızı ;gizemin tutkunun rengi ,isyana çağıran renk dizelerinize hakim...yüreğiniz dert görmesin...
Tablo gibiydi şiir. Hem okudum hem seyrettim bağıran bir kırmızıyı...
Kutlarım.