Düğün Şarkısı
"Hayat, Sizin Hayallerinize Rağmen Çıkıp Gelen Şeydir" diyormuş bir bilen!
Unuttun mu, bilmiyor musun, yoksa inanmak mı istemiyorsun?
Duyuyor musun, düğün şarkısı bunu söylüyor?
Nasıl kurdun geleceği hayalinle?
Nasıl bir dünyada yaşamak isterdin?
Kiminle evlenmek isterdin?
Kasabın mı yoksa sarrafın oğlu mu öğretmeninin kardeşi ile mi?
Nazım Abin, adını anımsayamadığım sarışın züppe mi, akrabadan bir eşrafın oğlu mu, yakışıklı, uzun boy geniş omuzlu bir Göksel Arsoy' la mı (annenin sevdiği gibi) !?
Şebnem Oidipus' u seçmiş, babasının bile hayran kaldığı ünlü bir yazar ki önemli değil babasının yaşında olması ve ünü şanı!
Düğününü nerede, kimlerle yapmak isterdin?
Arkadaş, eş, dost, akraba, tüm tanıdıklarla!
Çalgı, çengi, eğlence de olsun mu?
Düğün sarayı, köy konağı, meyhane salonu, bar masası yanı pencere kenarı...
Oidipus'un düğününde barda, Oidipus’un arkadaşları Oidipus ile içki içip eğlenirken, Şebnem sokağı gözlüyordu, sevişme ne zaman olacak diye sabırsızlanarak?
Olmadı yazık! Sabaha bir öpücük ile yetinmek tüm mükafatı..!
Zifaf gecesi hatırası sabaha bir öpücük, ünlü yazardan!
Kimler mi vardı düğünde?
Oidipus' un yazar arkadaşları, birlikte içtikleri...
Gelemedi üç beş arkadaşı, hatta annesi bile Şebnem' in.
Şebnem içiyor içiyordu bu olanlara..
Sanma soğan koklatılır gözyaşı akıtmaya, ne soğan ne bir şey...
Ağlıyordu Şebnem, gözyaşları sel oldu. Ne soğan ne bir şey...
Ağlıyordu seyirci, ne soğan ne bir şey!
Bu kadar yaşanır oyun.!
Bu kadar yaşanır hayat.!
Hayat mı oyun mu bilinmez, bilinse de farketmez!
Yaşadı Şebnem hayatı oyun içinde.!
Yaşadı oyunu hayat içinde.!
Ne soğan ne de bir şey. Sel oldu göz yaşları.
Balayına nereye gitmek isterdin?
Hıdırlık Dağ Oteli' ne, Eber' deki evimize mi yoksa Kerpiçlik' teki yurda mı?
Sahi yedi çocuk, ana baba, sağdıç yaşlı iki kadın, şükür yaz tatili idi kiracı öğrenciler yoktu!
Evet evet yurda mı? Yani baba ocağına...
Haklısın canım yerden göğe, nereyi isterdin yirmisinde toy delikanlından, görmüş geçirmiş!
Ne meyhane, ne bar, pavyon, genelev görmüş!
Bırak öpmeyi, elinden tutmamış bir başka türün! Televizyonları bile olmayan!
Balayı ne, evlilik ne, gerdek ne, töre ne, gerçek ne, sevgi aşk ne?
"Ana beni bir çocuğa verdiler, verdiler de günahıma girdiler.
Sabah olur çocuk gider oyuna, oynar oynar kum doldurur koynuna!.."
Görgüsüz, bilgisiz, kültürsüz köy uşağı, bir tek kasketi eksik!
Baba işçi, baba amele, baba esnaf, baba köylü, bir kilo armudu kese kağıdında yatak arasına saklayan ve kendisi yerken birer de yanındakilere gönüllü gönülsüz ısırtan, köyünden başka yer görmemiş!..
Ana işçi, ırgat, çapa tarlasında nağmeler düzen, iki de bir beyin ağrısı çekip, yedi çocuğa ev sahipliği, dadılık yapmış, koca yolu bekleyip, ev erkekliği de yapmış ama olmuş mu ana bilinmez, yoksa yalnızca dişi yada seks kölesi...
Anadolu' nun sarı sıcağında kavrulmuş, görmemiş okul sırası, tutmamış kalem, kağıt, defter. Olmamış bir öğretmeni. Yaşamamış bir toplumda büyük yada küçük, sokağı dışında!
Ne beklerdin, canım gelinim mi; oğul sevgisine ortakçı düşman mı?
Konuğu yedi çocuklu komşu ile üç kiracı ve anası ile köyden pazara gelen köylüsü. Onlar da gece otel diye yatıp, sabah yeyip içip giden, pazarını pazarladıktan sonra oteli unutan...Otel dediğin on iki metrekare oda ve bir televizyon etrafında yarı uyuklayan insanlar, hastalar, yarın okula gidecek çocuklar!..
O çocuk okuyup adam olacak, evlenecek, yurduna ulusuna yararlı hizmetler edecek; koca olacak, hanım sahibi olacak, kıymet bilecek ve eşine değer verecek!
Ne gördü de ne verecek?
Kimden ne istersin ki a ahu?! .
Çoban kaval çalar, bilmez klarneti!
Şebnem evliliğinden üç yıl sonra gidebildi balayına İngiltere'ye; kocası yazarlar derneğinin görevlisi olarak seminere gittiği için yalvar yakar o da gidebildi.
Çıkmadı otel odasından bir hafta.
Göremedi Oidipus' un yüzünü doğru dürüst, sabaha doğru yarı sarhoş anca gelebildiği için otele.
Ama olsun, Şekspir' in yazı masasına gizlice dokundu ya o yeter Şebnem'e.
Sen de Ankara'ya gidebilmiştin sanırım bir hafta sonra.! Ha bir de Erzurum' un İspir' ine, tuvalet parasını ödeyip ödemediğini sormuştu tuvalet bekçisi!
Güneyik yerine yenmeyen otlar toplamıştın da köy çeşmesinde yıkarken köylüler şakalaşmışlardı ya Eber' de!.
Annen' in şalvarı ıslanmıştı kayıkta, korkup kalkamadığı için ayağa...
Nasıl yaşamak isterdin canım, gönlünce?
Şebnem ünlü yazarını hiç göremedi yanında, yatağında, iktidarsızmış namussuz!
Yazık etti gül gibi kıza okulunu da bırakmıştı oysa!
Ne yaptın Oidipus, ne yaptın?
Bırak eskimiş, köhnemiş gelenekleri diye evlilik yıldönümlerini de kutlayamadı Şebnem..!
Konsantre olamıyorum, yazmamı engelliyorsun sen diye dokunmasına bile izin vermiyordu Şebnem'e, Oidipus.
Sen dokunabiliyor muydun?
Doğum günleri ile evlilik yıldönümlerini kutlayabilmiş mi idin?
Sabahlara kadar aşk ateşinde yanarak, şehvetle kıvranırken yatakta, onu bekleyerek etti sabahları Şebnem!. O ise bir yapıtını daha bitirmekle meşguldü.
Sabah bir öpücükle uyandırdı, özür dilerim! Kitabımı da bitirmiştim!
Sevişti kendisi tek başına hayvanca, Şebnem kaskatı donmuş..!
Akşama ödülü bir demet çiçek.
Özür dilerim canım!
Yine aynı gecelerin birinde yanarken şehvetten Şebnem, O' nu bekliyordu.
Pencerelerle kapı arasında gidip gelmeler boşunaydı..!
Viskiler kadehlere konmuş, mum bile yakmıştı masada, gelmedi Oidipus.
Aşk ateşi ile kıvranarak etti yine sabahı derken uyuyakalmıştı zavallı. Ama yanındaki yastık yine boştu. Kahroldu Şebnem. Yine gelmemişti.!
Kahrolmuş bir halde çıktı odadan, yöneldi Oidipus'un çalışma odasına.
Kapıyı araladığında kızıla boyanmış gördü odayı. Yere yan uzanmış, şakağından sızan kan beyaz gömleğini sıyırarak halıyı da kirletmiş, boylu boyunca akmıştı.
Topuğundan vurulmamıştı, şakağından vurulmuştu. Şakağından sızan kan, yerdeki halıyı, odayı da kızıla boyamıştı.
Ne yaptın Oidipus, ne yaptın!?
Neden yaptın!?
Değer miydi buna!?
Niye yaptın Oidipus!?
Ne yaptın Oidipus, ne yaptın!?
Ben ne yapayım?!.
İzmir,12.12.2006, saat.02,12
Tebrik ederim Ahmet Bey. Etkileyici. 🧿
Sizin gözünüz ve kaleminizden izlemiş olduk Ahmet bey teşekkürler
Bir tiyatro oyunu sonrası yazmıştım bu şiiri. Oyunun adı "Düğün Şarkısı", oyunun baş kahramanı yerine oyuncu Şebnem Hanım' ın adını ve oyunun kahramanı Oidipus' u kullandım. Aynı zamanda kendi yaşamımdan kesitlerle de bezemeye çalıştım! Sürçü lisan ettim ise affola! İzlemeye değer tek kişilik bir oyundu ve oyuncu Şebnem Hanım' ı çok başarılı bulmuş, iki kez izlemiştim oyunu. Size de öneririm.