Dünyanın En Güzel Rengi

Kızım Helin’e (2)

Dünyanın en güzel rengi; insan rengidir

Kara ve Beyaz

Ve Sarı

Ve Kızılderili olmak

Ve rengârenk insan tadında gülmek

En çok çocukların yüzüne yakışır kızım

Unutma…

Gülüm, gül yüzlüm, kıvırcığım

Göğsümün kafesinde çarpan yüreğim

Dili isyan, bakışı isyan

Ve gülüşü; masal ortasından fırlayan bir dev kadar büyük

Mini minnacık sevdiğim, sevdiceğim

Biriciğim, kızım benim…

Evde, işte, sokakta

Sıcak bir çay deminde, bir okul kantininde

Koyu sohbet bir bakış

Sağanak bir yağmur, balta girmemiş bir orman

Ve dipsiz bir okyanus ortasında

Yoksul bir gözyaşında

Bir sevinç, bir gülüş, bir düş

İçini yakıp kavuran hasret

Kalabalık bir meydan

Ve ıpıssız bir yalnızlık ortasında

Keşfettiğin tüm renkler

Umutlar, özgürlükler, barışlar

Sevinçler ve gülüşler hep insan renginde olsun…

Sarı; papatyanın, gülün, güneşin

Kırmızı; zulme karşı isyanın

Yeşil; ana dilinde yasaklanmış bir aşkın

Kaçağa düşen sevdalı bir bakışın

Ve sarı

Ve kırmızı

Ve yeşil

Rüzgârı çalınmış bayrakların

Yasaklanmış düşlerin, gülüşlerin

Ve tarifi imkânsız tüm acıların rengidir kızım

Unutma…

Mavi; gökyüzünün, ay ışığının

Ve hüzünlü bir yürek gibi

Kendini kıyılara vurup duran denizin

Sevinçli ve dingin bir anın

Dizginsiz yüzümüzde yayılıp duran tebessümün

Umudun

Özgürlüğün

Aşk yoluna revan olmuş kesintisiz bir bakışın

Ve içimizde koşturup duran sevdaların rengidir…

Mor; cesur kadınların rengidir.

Direnişe mevzi olan dağların

Sümbülün, hercai menekşenin

Ve sardunyalı penceremizin gülümseyen yüzüdür…

Aşkın rengi, her yürekte farklıdır kızım

Sevincin rengidir bazen

Hüznün, içimize kor gibi düşen acıların…

Mutluluğun rengidir bazen

Yüzümüzü hınzırca istila eden gülüşün…

İçimizi yakıp yıkan hasretin

Yüreğimizi öksüz koyan ayrılıkların

Elele tutuşmanın

Göz göze bakışmanın

Sarışmanın ve kavuşmanın rengidir bazen…

Dalından düşen her yaprak; ayrılığın

İçimizde ki gam

Yüreğimizdeki her yıkıntı; hüznün

Ve ağlamak; çaresizliğin ana rengidir

Unutma…

Bir tanem, can tanem, kar tanem, aşk tanem

Sevdiceğim, kızım benim…

Şimdi sen;

Savaşa karşı barış için

O minik ellerin

Ve masal ortasından fırlayan bir dev kadar büyük olan

O muhteşem gülüşünle

Tüm renklerin üzerinde gezmeli

Renkleri birbirine kavuştura kavuştura

Kardeş gibi el ele tutuştura tutuştura

Biraz bulut, biraz güneş

Başımızı sokacak bir ev

İçinde toz toprak oynadığımız bir sokak

Ve bir uçurtma -kuyruğu yıldızlara takılan-

Mavi bir deniz

Dalgasında çocuk gibi sallanan balıkçı kayıkları

Tepesinde çığlık çığlığa martı kuşları

Biraz çiçek, karlı bir dağ başı, küçük bir dere

En yeşilinden bir ağaç, dalında ötüşen kuşlar

Ve zafer işaretleri ile barışa koşuşup duran

Çocukların resmini çizmelisin;

Kara derili, beyaz, sarı ve Kızıl derili

Tüm çocukların yüzüne

Yüzlerinden taşan koskocaman gülüşler sığdırarak

Ve yanlarına kendini de katarak…

22 Eylül 2001

Savaş Karaduman

22 Eylül 2001… kızım Helin sekiz yaşında, hayallerini kâğıda dökmeye, sayfalarca resim çizmeye ve boyamaya oldukça hevesli… Benim gibi renk körü bir babadan hiç değilse az da olsa resim çizmeyi beceriyor diye yardım alıyor… Birlikte renkli ve keyifli zamanlar geçiriyoruz…”hadi ağaç ve kuş çizelim… Hadi bulut çizelim… Hadi deniz çizelim… Hadi gemi, yelkenli, kayık çizelim… Hadi el ele oynayan çocukları çizelim…” aklına o an ne gelirse başımın etini yiyor…”hadi… Hadi…” diyerek.

İtiraf etmeliyim ki; bazı akşamlar bende karşı atağa geçerek “hadi uyuyalım Helin…” diye kızımın resim saldırılarından kurtulmak istediğim anları örgütlemeye çalışırdım.

Akşamları uyumak için yatağına girdiğinde yanına uzanır ona masallar anlatırdım… Bazen masal kitaplarından bazen de yaşamın gerçeklerini masala dönüştürerek… Anlattıklarımı sonuna kadar dikkatle dinler, İnadına uyumazdı… Benim masallarımın bitmesini bekler ve “baba sana rüyamı anlatayım mı “ diye sözü benden alır rüyalarını, okuduğu ve dinlediği tüm masalları birbirine bağlar, birbirine harmanlar, masallara yeni olaylar ve kişiler ekler ve kafasında düşlediği her şeyi masal tadında uzun uzun anlatır, roller tersine döner ve kızım bana masallar anlatırken bende bi güzel uykuya dalar giderdim…

Ben de yaşadığımız bu güzel anları anmak, unutmamak ve “beni masallarıyla bi güzel uyutan” kızıma teşekkür etmek için doğum gününde bu şiiri yazmış ve armağan etmiştim…

Seviyorum seni yüreğimin şahanesi… Bir tanesi…

“ …Gülüşü; masal ortasından fırlayan bir dev kadar büyük…” olan mini minnacık sevdiğim, sevdiceğim, biriciğim, kızım benim…

İyi ki doğdun… Yaşamının en güzel ve en zor anlarında yüzünde biriktirdiğin gülüşün, yüreğinde yeşerttiğin sevgin her daim yolunu aydınlatan ışığın ve rehberin olsun…

Baban…

03 Nisan 2019 235 şiiri var.
Yorumlar