Durdu Kaldı Plaklar
Karanlık çöküyor ağırdan. Bu şehre değil yüreğimin ıssız köşelerine... Geç değil daha. Kaçmak için yağmurdan. Kapıyı çalmak için geç değildi Pâre...
Gelmedin... Mumlar eridi sonrasında. Ben beklemekten unuttum galiba geleceğini... Uzaklarda kaldı gözlerim. Kaldıramamaktan korktum belki de. Düşünsene sen yoksun ben yorgun ve her yeri sükunet sarmış... Çok ağrıdı bu yürek Pâre. Severken de yoruldu, unuturken de uğurlarken de...
Oysa ikimizde biliyoruz ki biz iki utangaçız. Biz aşk ve gurur çatışmasının sonuçlarıyız... Sesiyiz uzakta olup kavuşamayanların. Ağrısıydık karanlık sokaklardaki yabancı aşıkların. Biz aynı dünyanın iki ayrı denizi gibiydik. Onca dalgaya onca maviye rağmen bi türlü bilemedik birbirimizin kıymetini. Sonra mevsimler gelip geçicek... Sen bilmem hangi şehirde ben hangi kuytu köşelerde... Ne sen bileceksin beni ne de ben seni. Unutmaya çalışırken kaybedeceğimiz benliklerimizi. Sahi yapabilir miydik bu deliliği?
Ah be Pâre. Bak yine uykusuz kaldık bu gece. Dışarda dinmeyi bilmeyen bir yağmur... Çatıya kafa tutmuş bir fırtına... Ve duvarlar Pâre. Duvarlar sessizliğimin dili. Yalnızlığın mürekkebi. Ve yorgunluğuydu bakışlarımın...
Geç değil daha. Kaçmak için yağmurdan... Kapıyı çalmak için geç değildi Pâre... Ama artık geç oldu. Ben ya ölmüşümdür ya da yabancı olmuşumdur sana... Kapıyı çalsan da bir artık çalmasan da... Mumlar söndü. Durdu kaldı plaklar. Ve düştüm ben. Meçhul bir karanlığa...