Düş 14
Bir Eylül akşamı, ay yine büyüktü tepede.
İki gün önce miydi, saat erkenden çaldı.
Yoksa tamamen rüya mıydı da bitti, uyandım.
Bakıyorum, bir kaç eşya var masanın üstünde.
Şu mesela, ne zaman girdi eve, ne zaman?
Elinde tuttun, gece boyu, ben bakarken sana,
Eskimiş her şey, eski, iki küçük mum, sönmüş.
Bir de devrilmiş bardak var, şarap mı içmiştin?
Yolculuk demiştin, uzun, uzak, mavi denize,
Bir tekne görmüştük, yelkenleri yeşil, fora,
Mandalina ağacı kokmuştu gökyüzü biraz,
Sonra, sonra baktım, mavi, üstü düz beyaz.
Saat, biliyorum, vakti gelince erkenden çalmıştı,
Bir iki kuş uzakta, sabah ötüşü, rüzgâr sesi,
Aynaya baktımdı, baktım, vakit tamamdı.
İçimi de topladım, yüzüm, saçlarım dağınık.
Yolculuk demiştin, uzun, uzak, mavi denize,
Aklımı aldım ben, hem de hüznümü, yalnızlığımı,
Gidişim biraz sessiz, sessizce sabahın eşiği,
Çay kokuyor burnum, öyle bir deli, bir serseri.
Güneşin kızılı, pembesi, turuncu sabah süsü,
Çimenler, şu limon ağacı, şu köşe zakkum
Savruluyor içim, kırık kırık, şu Eylül günü,
Yola çıktım, uzunca bir yol biliyor musun?
Nereden bileceksin, uyuyorsun...