Düş Yok Ölüm Çok
uçuşan ruhumun eleğinden geçiriyorum sesimin çığlığını
yorgun bir rüzgarın kanadına doğru savrulup duruyorum
düş yok
ölüm çok
çocukluk hayallerimi
taşlaşmış kalbin gölgesinde ağlarken buluyorum
havı dökülmüş sırlarla örüyorum
yüzümün asık duvarını
dualarla beziyorum solgun tebessümlerimi
süslenmek neye yarar ki
yılgın bedenimden dökülürken
paslı terler
uzakların bana gelmediği gibi
arşınlıyorum gönlümün arzuladığı kayıp yerleri
körleşmiş zihinlere çarpıyorum tek tek
kaderin çizgisini silemem tabi ki
yırtık pırtık zamanda dağlarken ellerimi
uğursuz ömrümü boyuyorum hiçliğin rengiyle
isyan etme diyorum
İsyan etme
kendimle olan her sohbetlerimde
üstünü çiziyorum yok oluşların
fokur fokur kaynayan gözyaşımda
bir damla serapta ah oluyorum
ahhh diyorum ahhh
başıma doluyorum çileyi
bir ters bir düz
siyah beyaz aşklar örüyorum kalbimin en güzel çağlarına
acının ortasında şiirlerle nakışlıyorum
çiçekler konduruyorum kışımın ayazına
solup solup devriliyorum
annemin bana gülümsemeyen fotoğrafına