Düşleriyle Oynayan Kabus Kılıklı Rüya
ıssız dağların tepesinden akan nehirler gibi kaldım
ikiyi reddettiğim günden bu güne
sürgün, gaflet
ve dahi hıyanet
kondurulmuş bir koz bakışı
keskin, tutarsız
bütün anlamların özgürce
anlamsızlığı kuşandığı an
kıyamı bir raddede el yordamı unutuş
ve dahi kıyamet
lâ havle ve lâ kuvvete
illa bir
illa bir
uzak doğuların
yakın batıların
zihincesinde kezzap vuruşu bir damar
onu kes
onu kopar
ar damarı çatlamış çağın yüzünü yıka
ve lakin insan
insan
ki bir nevi bahar
çetrefilli yolların taşlarında o sükut
o seslenişki sessizliğin
uyan !
bir zamanlar bir yaratılış doğmuştu buradan
ayık kalmış anıların kıskacında bir kader
onu doğuran mukaddes sükun
bütün doğuların ve dahi bütün
batıların ilahi rabbi
riyanın binbir türlü halinden
ne idi sana yapılanın türkçesi
şimdi soluk benizlilerin midesinde bir yangı
ölü kabilelerden arta kalan bu çöküş
ve elbette işlenmiş zenginlikten bir yankı
hazla işlenen kutsal cinayet
biz aynı yalnızlıktan yapılma
aynı şizofreni
aynı kehanet
güneşin battığı tüm o yerler dostumuz
muharebe açık alan
orta yerde alnımız
' iki dağın arasında kalmışam'
arafımdan sıyrılan cennet kadar hükümsüz
bir yanımda celladımın gözyaşı
bir yanımda faizini isteyen zulümbaz sevda
zaman zaman sırrını ifşa eden ledünni kitap
yırtılıp kalmış kavrulduğum o yerde
aranıyorum!
ikiyi reddettiğim günden bu güne.