Düşün Gezgini...

Ölü* gövdesine yerleştirilmiş
Vefasızlığın dolaşan *imleri
Umutların şiddetinde vurgun
Işık dalgalarının içindeki sim...
Yırtarcasına çeker çıkarırız
Şeker gibi düşleri...

Anlamdır artık!
Bir bakışın kucağında çoğalan sıcaklık
Hükümranı oluruz, sislerin prensi / prensesi
Doruklarından inerken alırız nefesi
Bir rüzgârla nasıl allak bullak dağılsa da
İçimizi ısıtan düş gezginliği...

Eşeleyin şimdi rüyalardaki tabirini
Doruk hükümdarının hayal âlemini
Tırnak tırnak parantezlesin
Her katmanda bulunan tin(i*)
İstem dışı tanıdık bezgin
Taçlandırılmamış bir gezgin

Kültürden yaratılmış karanlık
Aydınlığın kör/leşine kapatılmış pencere...
İliştirilmiş başına birde taşı

Bir çift göz mahmur ve çapaklı
İncecik kirpik nöbetinde
Hayal ile gerçek arasında bekçi
Üççatalının mızrağını kırpıp sökmekte

Verin şimdi!
Verin ellerinizi kenetlensin izlere
Gözlerinizi, konuşturun sessizce
Dili olmayan bedenin* yönlerinde
Verin dilsizliğine
Ama susmayın!
Hepsi dönmeli mi tek yöne?
Tabut* gibi taşınmamalı ellerde...

*Aslında bakışlarınız konuşur düş zenginliğinde...