Düşünebilen Varlıklar Kıtlığı
Kısır bir rahim içine bıraktım tüm dünyamı
Ne doğacak, ne emekleyecek hayallerim
Üflüyor tanrı sürekli yüzüme, gözlerim yanıyor
Yaşlar yerine yıldızlar kayıyor aklımdan
Bir bilsen baht kavgası yaşayak ne aşklarım var benim
Bir görsen kokuşmuş ruhumun inceliğini
Bir tatsan dikenli dilimi
Belki de söndüremeyecek ateşlerimi yağmurların
Bir tını var kulaklarıma çalınmış, sanki geçmişten
Ah çıkarabilseydim, hasret amalesi olmazdım biliyorum şimdiden
Ömür dedikleri yaşantılar, pişmanlıklarla doluyor gibi
Keşkelerin sıkıntısı basıyor odamı, arkadaşları afakanlar ile
Kıtlık aldı gözlerimde bolluğun yerini
Düşünebilen varlıklar kıtlığı
Dokunabilen bakışlar kıtlığı
Samimi küfürler kıtlığı
Belalara atıyorum bazen geçmişimi
Bir güzel dövsünler diye orospu ruhumu
Dayak yesin, kalbi kanasın diye lakin nafile biliyorum
Arsız bir organ unutmuş tanrı bende
Bazen saklanılacak en karanlık oda gibi
Alnımı kuşatan otuz yıllık tanrının parmak izi
Bir tutuklanabilse en büyük suçlu
Biliyorum son bulacak bu esaret
Ne düşünebilen, ne dokunabilen, nede küfreden kalacak
Doğurabilen bir tefeciden aldım dün sabah bu hayalleri
Tepe tepe kullanayım diye sonunu düşünmeden
Gün gelip kapıma dayandığında
Ne düşler, ne düşenler olacak görsün diye
“O bana dedi ki; İnsanın çocuklardan öğreneceği çok şey var Düşmeyi göze almadan binilmiyor salıncağa. ”
Şükrü Erbaş .. Düşmeyi çok iyi öğreniyoruz da düşünmek şiirin dediği gibi kıtlık, kıtlık.. Kutlarım..
Tebrik ederim