Düşünle Ağladım
*...gel gönül / alçal gönül...*
sen bir insandın bense denizinde balık oldum
her seferinde denizin kıyısına savruldum
kala kala düştüm kuruyan göl yatağına
çamurlu yüzümü hasrete boyadım senin yüzünden
gecenin en som sokağında yanan loş ışığında göründün
beni görmedin taş ocağın tozlu güneşin sonsuzluğunda
bir merhabanın kırk yıl hatırı yoktu
benliğimize düşen yaşamın iz düşümünden
neler görmedim ki
neler bağrıma basmadim ki
ve neler yedim ekmek su gibi
açtım gözlerimi yeniden ayazların sabahında
aradığımı bulmuş derken karanlıklara kayboluşun
nedeni bilinmez ama bırakılan düşlerinle ağladım
gitme desemde sonlu sözlere b/ağladın
aşkların mezarında kanlı pazarlara savrulduk
oysa ilk düşünürken yaşamım değişirdi her seferinde
gerçeklik nabzın doruğunda bir nefes bahardı gözlerinde
ne uleması nede ima edilen sonsuzluğun varsayımı
ateşin aleviyle kaldır beni darağacın hendeğinden as beni
ölümü sevdalı karlıbaharlı yüreğime kalan
yağmur sonrası gökkuşağına gözlerinle ağladım
tanrı bir sabah uyandı herkesin yolu açık olsun dedi
ben yoluma koyulurdum gündüz gece yürüdüm
yürek kaynarken sularda ben sana ağladım her yağmurun ardında
dökülen her damla aşk cenneti hüri kızı deryalarını denize bıraktı
umutlu yolun kerametine yürek vurgunu çöllerde susuzluğunu içtim
bir leyla rüzgarıyla beni kahreden gözlerin
yalan olursa bu deryalar akan revan heybelerde katık taşırmıydım
gökyüzü ağlarken ne düşünürdün ben sensizliğin deminde yokluk yaşarken
her defasında düşümle ağladım durdum
her adımınla koştuğun bir sevda yemininde
hayat bir sevda oyunu diye ardından koştum
yoruldum
ve düşlerinle ağladım, ağladım
18*02*12*Karataş