Düş/Üşüyüşüm
Veda cümleleri kuruyorken dilin
O an buğulandı gözlerim
Semada güneş batıyordu karanlığı ağırlarken yüreğim
Canverişimin son anları gibiydi zifiri seslenişlerim
Sonra dilsiz bir bebek gibi susuşum Beyşehir’de
Hercai menekşeleri soluverdi gönlümde,
Seni tarif etti nice zamanlar gözlerimin baktığı her manzara
Sarıldım hatıralarıma, ağrılarıma ve umudu olmayan dualara
Ağlaya ağlaya,
Sıyrılırken bedenim mutluluklardan, acılar geldi sonsuzluktan
Hep Birilerini seçtim geleceği düşlerken baktığımız yıldızlardan
Ansızın kaymaya başladı o yıldızlar asıldığı gökten
Sanırım dönmeleri zordu senin gibi gidecekleri yerden.
Kalbimde hüzünler pas tutmuş durmuş
Gönlüm sensizliğide kanıksayıp dilini yutmuş
Meskenim, bedenim değil...
Artık geçmişteki hatıralar olmuş
Acılar tek servetimmiş mezarımada yük olmuş
Son fasıla ile bir süre
Kentin sokaklarında duyuldu ayak seslerim
Islakken saçlarım, yorgun iken gözlerim
Yağmur damlalarının altında
Uzun zamanlar ıslanarak gezmişliğim
Gözümü kapatıpta hayallerime sinmişliğim...
Ulaşamadığım hayalime, vazgeçmediğim bir düşe
Anlayacağın sana, sadece sana.
Ki ben ömrümünde düşüyüm
Yokluğundandır üşüyüşüm,
Bazen derinlere üşüşürüm
Aklımın, sensiz akılsızlığa düşüşü;
Yokluğundandır,
Ömründen kaleminin düşüşüyüm
Bu yüzden Düş/Üşüyüşüm.
-2006-
Yokluğun tıpkı bir düş üşüyüşü