Duvardaki Yüz
suyun gölgesine yaslanan
boynu bükük nilüferdiniz
yosunlu soluğunuzda yağmur sesi
incinen nefesinizle kederi alnından öptünüz...
hayat
bazılarına kürk
bazılarına hüzün yamalı yelek giydirirken
kursağınızda kaldı çocuksu sevinciniz.
kirlenmemiş
el değmemiş hayalleri kentin karanlığına terk ettiniz
susuşunuzdaki çığlığı rüzgar örterken...
eşiğinize düşen ç i l e yi parmağınıza doladı kader
g a r i p olan siz miydiniz!
yitik yarınların ardına düşerken
ekmek buğusunu ana kokusu gibi içinize çektiniz
katline ferman verildi şafak kan ağlarken
bir tükenişin öyküsünü yazdı takvimler
ümit ilmek ilmek söküldü
ne avazı duyuldu kentin
ne de mevsimlerin...
dirseği hüzün yamalı sabilerse
hep ebeydiler duvarlara dönük yüzleriyle
sobeleyemediler mavileri...
önce sevinçlerini yitirdiler sancılar içinde
umuda uçan uçurtmaların ipini kesti cüceler
hayatın sillesiyle dört bir yana savruldu her biri...
şimdi uzak diyarlardan gelen kar sesi üşütür(mü) içimizi
çaresizlik ayazı alev ağacına dönüşürken
sormaz mı bedelini
ebedi mührün maliki!
Bu şiir Ortanca dergisinin Ağustos sayısında yayınlanmıştır.
tebrikler👍👍👍👍
dirseği hüzün yamalı sabilerse hep ebeydiler duvarlara dönük yüzleriyle sobeleyemediler mavileri...
önce sevinçlerini yitirdiler sancılar içinde umuda uçan uçurtmaların ipini kesti cüceler hayatın sillesiyle dört bir yana savruldu her biri...
şimdi uzak diyarlardan gelen kar sesi üşütür(mü) içimizi çaresizlik ayazı alev ağacına dönüşürken sormaz mı bedelini ebedi mührün maliki!
hayata hafiften bir sitem savuran dizelerdi
kutlarım şairini