Duygu Yumağından Dökülürken Kırılganlığım
-I-
Sen...
(Sessiz sessiz içimi titretirken)
Sonbahar sevdasıyla gizleniyordun gözlerimin tabusuna
Aşkın yalanına inanarak
Savruluyordun ruhuma
Bambaşka hayallerim vardı ki oysa
Dilimde yeni yetme çocuk sürçüşmesiyle susarken yalnızlığıma
Birden sonsuza kadar tenimde yazılan denemelerin
Anlatılırken edebiyat yolculuğumda
İçleniyordum bağırarak,
Dokunuyordun belki de sesime, içli bir ağıt gibi
Homurdanıyordu oysa ki durgun denizlerin çarşafları,
Maviliğin altında yatan onlarca balığın solumalarında
Işığın yansıyordu,
Tebessüm duygusu sahipleniyordu dudaklarımı
Senleyken bedenimin her tarafı
-II-
Bir adam...
(İçinde ilk aşkın duygusunu taşırken)
Sokağın başında oturuyor,
Elinde gazeteyle birşeyler mırıldanıyordu
Üstünde aşkın makam değiştiren ritmi söylenirken
Avuçlarına küçük bir el konuyor,
Farkedemeden mahkum oluyordu o tanımadığı ellere
Ve onca asırdan beynimize kazılan düşüncelerle
İlerliyordu asfalt yolun sobe sesine
Yanında minik dualı bir kolye
Durup durup iç geçiriyor,
Sade neslin, şaşalı geleceğine sövüyordu
-III-
Bir kadın...
(Ayağının altında cenneti saklarken)
Saçları rüzgarın ellerine çoktan kapılmış
Vadi çıkmazına sesleniyordu cümbür cemaat
Farklı bir düşün gizemli ve
Mükemmel
Geçmişine, örgü örüyordu defalarca
Ses telleri çocukların avuçlarında oyuncak oluyor ve
Sarsılıyordu kalpleri
Sevda bilmecesinde muamma bir türkü tutturuyor,
Seviyor ve hep seviyorlardı/ hemen hemen herkesi
-IV-
Ben...
(Yüreğimde kırık bir vazonun çiçeğini tutarken)
Bir hikayenin yitik kahramanı oluyor,
Kendimi yazıyordum
İlmek ilmek şiirlere giriyordum bir de
(Kime ne ki?)
Bugünü anımsatıp, yarını hatırlatıyordum
Ressam, renklerine benim alacalığımı katarken
Mimar, bana soruyordu masal misali şatosunu
İçli bir çocuk, bana anlatıyordu ilk aşkın gururunu
Dinleye dinleye
Gökyüzündeki martı oluyordum,
Özgürleşiyordum dinledikçe onları, uçurtma timsali konamıyordum hiçbir yere
Şair oluyor, şiirlerimde sizi anlatıyordum
Siz ne kadar da uzun bir yer kaplıyordunuz
...
Ve yavaş yavaş duygu yumağından dökülürken kırılganlığım
Uzun uzadıya bir roman oluyorduk şimdi...
26.09.11
Ben... (Yüreğimde kırık bir vazonun çiçeğini tutarken)
Bir hikayenin yitik kahramanı oluyor, Kendimi yazıyordum İlmek ilmek şiirlere giriyordum bir de (Kime ne ki?) Bugünü anımsatıp, yarını hatırlatıyordum Ressam, renklerine benim alacalığımı katarken Mimar, bana soruyordu masal misali şatosunu İçli bir çocuk, bana anlatıyordu ilk aşkın gururunu Dinleye dinleye Gökyüzündeki martı oluyordum, Özgürleşiyordum dinledikçe onları, uçurtma timsali konamıyordum hiçbir yere Şair oluyor, şiirlerimde sizi anlatıyordum Siz ne kadar da uzun bir yer kaplıyordunuz
... Ve yavaş yavaş duygu yumağından dökülürken kırılganlığım Uzun uzadıya bir roman oluyorduk şimdi...
Tebrikler canım harika bir şiir okudum sayfandan yüreğine sağlık...
Sonbahar sevdasıyla gizleniyordun gözlerimin tabusuna Aşkın yalanına inanarak Savruluyordun ruhuma Bambaşka hayallerim vardı ki oysa Dilimde yeni yetme çocuk sürçüşmesiyle susarken yalnızlığıma🤐
😙Giriş zaten vuruyor hemen yüreğinizden, güzel şiir tebrikler İlknur hanım...👍
Homurdanıyordu oysa ki durgun denizlerin çarşafları, Maviliğin altında yatan onlarca balığın solumalarında Işığın yansıyordu,
çok şairce
şiir güzel
sevgiyle kalın...
Şiiri okurken etkilenmemek mümkün değil...Şair sanki sözcüklerle naif bir vals ediyor.😙 Kutluyorum, sevgiler...👍👑
her kahramanın hikayesi ayrı etkiliyor insanı ruhu kırılgan şiirin.
tebrikler
sevgilerimle