Duymadım
Anlamadım o şarkının son mısrasını
İsyanım vardı serde
Tamburi son oktavı vururken tele
Oysa sessizdi
Salaş meyhane,
Ruhumu biçiyordum
Ziyan hasatlarda, orağı böğre vurup cellât misali
Yürek kanatıyordum
Kudurmuş nehirler gibi.
Yok, ağlamıyordum
Ağlamıyorum ben babam öldüğünden beri
Musallada bıraktım
En son gözlerimden düşeni.
Hıçkırık değildi
O şarkının son mısrasını içen
Ya da yenirakının eski kadehi
Duymadım
İsyanım vardı serde
Günah tohumları ekiyordum gökyüzüne
Küfrediyordum
Doğuma
Doğurana.
Oysa benim şarkımdı
İçi geçmiş kadının
Zoraki , nefesinde dolanan ezgi
Ümüğüne avuçlarım basmış gibi okumasa
Anlardım, zevksiz sevişmelerin pavyon saçlı kadını
Duymadım...
Oysa tutukluydu nefesim
O son mısrada
İçim mi geçti ne
Hayata mı uyudum o anda
Uyunmasa idim keşke,
Orada kurulsaydı
Yemek artığı tahta masadan musalla
Helalleşirdik
Helalsizlerle
Helallik almadan
Göçüp giderdik işte
Nefesimizde bir ton nikotinle.
Duymadım...
Oysa benim şarkımdı
İçi geçmiş kadının hançeresinde biriken
Zoraki dillenen
Sustursaydı içimde ki velveleyi
Feri yitmiş gözlerine bakarken dinlerdim,
O ezginin
Son cümlesini.
İçine etti ruhu gibi
Hem şarkının
Hem kadehte kalan öküzgözü şarabın.