Ekin Toğrağına Savrulduk

Aylardan Eylül'dü..
ayın son günüydü toprak soğuyordu baharla birlikte
Ekime bir gün kala toprağa savrulduk

ölüm gibi düştük toprağın derinliklerine
üzerimize yağan karlara yağmura tutulduk
düşerken sürengenler gibi kanımız donacaktı

Mart 'ın sıcak güneşine kendimizce doğacaktık
ve göz kırpacağız tüm evrene
sonsuzluğa yeniden yeşerecektik

ve sevinçlerimiz yüzümüze doluyordu
ekildiğimize başak olduk
ya dözerin loğu üzerimizden geçecek ezilecektik
yada yangınlarda kavrulacaktık

ikiside olmayınca
un olacak zamana kadar biten hayatın içinde
yoklar ülkesine kalan sona seferlendik.

ah her geçen günlerine akan yaşlara
zaman nasıl gider yıllar arası dağların yamaçlarında
yağmur altında yürümek patika yollardan
emin adımlarla özgür yarınlara

düş salmaktı gökyüzü semalarına ölümde olsa
gökkuşağı maviliklere umuda bir merhaba de
gelecek zamana ayarlan güneşli bir sabaha
göz kırptık merhabayla akan suların ardında

Gel yüreğime gir!
izini sür...
izle ayaklarınla yürüdün gönül yollarımı

ne bir ışık levhası vardı ne bir kaldırım
kalbimde dönen değirmen taşı gibi
cam kırıkları serptin yollarıma

sonra yokluğuna yürüdüm
sen bilmezken
rüyalarıma hasret astım
özlemine düş sardım
yüreğinde kayan düğümleri bağla...

düş yollara diyar diyar gezdim
Mecnun ol
Leylasını arasın susuz çöllerde
aşkı susuz içtik tenhalarda ekin toprağına

düşe kalka doğrulduk yollarına hasretimle yıllara savrulduk
doğarcasına yeniden filizlendik
büyüdük dal budak orman gibi kardeşçesine...

09*09*12*Karataş

12 Eylül 2012 1378 şiiri var.
Yorumlar