Ekmek Ağacı
Gayrı yol oldu sevdiceler
Naftalin kokusu içinde
Nazım ve nesirde
Açılmadan tüllü duvak
Sevdalarla
Açılan bir kara mezar
Gayrı yol oldu giderayak
Gitti mi gider
Büyük dedenin anasının altını
Kulplu koca bakır kazan
Hayat bu
Durmadan mezar kazar
Gayrı yol oldu namussuzluk
Cami avlusuna işeme
Köpekçe
Hainlik kahpece
Geceler kan emmede
Gündüzün ak sakalı gece
Gayrı ol oldu oturmak
Oturabildik kadar kalkmamak
Zurnanın son deliğine kadar
Üflemek cam küreye
Çekmek cigarayı
Ciğerler kanayana dek
Gayrı yol oldu yaşamak
Tanrının verdiği canı taşımak
Ruhsuz bir bedende
Hamallık yapmak
Eşeklik makamı ne de yüce
Namus
Alın teri
Çalışmak uğruna
Gayrı yol oldu...
Sıkıldı adam
Yaktı sigaranın birincisini
Dolaştı biraz
Gayrı dedi kaldı adam
Buğulu camın ardında
Islaktı yollar
Ay ondörtlemiş miydi ne
Gelmedi aklına
Ne eski alışkanlıklar
Ne de mezar
Gayrı demedi adam
Karşı dağın karanlığında
Parıldayan bir ağaca
Takıldı gözleri
Bir çam ışıl ışıl yanıyordu
Asılmıştı somunlar
Buğdayı
Yulafı
Çavdarı
Ekmekti
Ekmek
Karşı dağın karanlığındaki
Gayrı dedi adam son defa
Olsaydı bir ekmek ağacı
Bu şiir yazılmazdı
20 Mart 1993