El insaf
Bu can evinden vazgeçememek ise aşk
bu kan tarlası gecelere teslimiyet
ezberden şiirler okumaksa aklı evvel yare
kırmızı bir düş ise düştüğümüz yolların sonu
gelmenin de gitmenin de anlamı yok artık
şimdi keyfini sürüyor zaman iki gözü iki çeşme
evveli ve ahiri şiir nereye kaçış oraya yokluk
ellerimde karanfiller öldürüyor öksüzlüğüm
bir başına kalmak ardına sığındırıyor kelamın
kırmızıya boyadım ya sen gidince odamı
hırsımı alamadım ve sonra dayanamayıp
en kızılından zehirli bir elma dişledim
sahile vuran cesedin ayaklarına ilk bakan
ölümü en çok anlayandır nedense
ayın göğsüne Tanrının nefesini yerleştiren derviş
yanıp kavrulmasın diye kainat o dakika sustu
sonra sırtından heybesini içinden nay’ını çıkartıp
sınırsız sonsuz gül bahçelerine attı postu
eğer üfleseydi nefesini gecenin tenine
yüreğini yakan tek lokmalık zıkkımın peki
kıyamet habercisi atları şaha kaldırırcasına
utancını getiriverecekti yeniden gözlerinin önüne
hayaline uzandığı mazi acımasız hilafsız infilak
tövbe ettim uzak durun benden mümkünse her kelimemden
içimi öldürüyorum be el insaf el insaf el insaf