El Yazması Beddualar Sana
Bugün el yazması bir mektup gönderiyorum sana,
El yazması, kan damlayan divitinden ve gözlerinden,
Tarih gibi, sakladığım duygularım ve acılarım saklı içinde,
Kendi intiharlarının bana bıraktığı, kalıntılar her yanda,
Ne sevdiğim diye başladı mektup, nede seni seviyorum diye bitti,
Bir adam vardı içinde, ansızın ve acıtarak kalbimi çekip gitti,
Göstermedi güzel yüzünü, hep hayalini sevdirdi,
Diliyorum, okuduğunda mektubumu, kanın donsun
Ki, kanıma girdiğin günün laneti üzerinde olsun,
Sonbahar günlerinin, hazan sarısına mı yandın be adam,
Elimde kalan koca bir kış, soğuğundan yüreğim çatlıyor,
Yalanlar, pembe, siyah yada rengarenk,
Bir asi ruh benim ki, aradığı aşkla bülbül gibi bir ahenk,
Ne istedin, kırık kanatlı güvercinden,
Ölürdü belki ama ağlamazdı bir ömür, tutmasaydın elinden,
Beklemenin şarkıları, rüzgarla söyler cevabını kendi dilinden,
Be adam, seni saklamadım mı ben, nazar gibi kendi gözümden,
Neydi derdin, gideceğine, duysaydım ya senin dilinden,
Diliyorum ki, sevgi girerse bedenine, benden sonra, yüreğin taş olsun,
Ki, ihanet hücrelerine seven iki gözün birbirine baktığı gibi dolsun.
Mektup bitti, yüreğimde kalan acılar gibi mühürledim zarfını,
Sana ulaştırsın diye lanetimi ve beddualarımı bir an önce,
Şeytana sattım aklımı, senli günler aklıma gelince,
Bir ah, bir günah, bedel sen oldun, ansızın gidince,
Ne derim bilmiyorum ki, bir gün seni görünce,
Yan şimdi, kavrul, su değmesin hiç tenine,
En güzel sözlerim sana söylendi, sevda günlerinde,
Sanmazdım gideceksin, yalan olacak ihanetinde,
Mektubum, açılınca sızısı kalsın mağrur yüzünde,
Elveda yok sana, duygularım artık beddua dilinde.