Ellerin Ellerime Değmediğinde

öylesine akar dingin ruhum
gönülsüzce
sabahların erliğinden
gün yitene dek bu kızıllıklara
bu nasıl bir tuzak
bir tuzak mı anlamadım
aymaz yazgı ile aramdaki savaşta

kaçarsam gün boyu
o kovalar usanmadan ışıklarıyla
şaşıp da düşersem eğer geceleri peşine
ardına bakmadan yükselir aya
sessizce
unutulmuş anılarda yok edilenler
soluklanayım biraz izninizle

dökülürken suskunluğum akşamın seslerine
elimde bir kitap
siyah ve serin dalgalar arasında yatan
bir kaptanın anılarını okuyorum
avuçlarıma kaderimi alıp sıkarak vicdansızca
ah bilsen o ne büyük yaygara
geleceğimin efendisimiyim artık

dökülen örgülerle bağlandığım omuzlarından
cehennem çukuruna gözyaşlarınla düşerken
ben yine de memnundum aslında
bu bakışlardan
dolunay girdiğinde odama
ziyadesiyle meftun oldum
süzülürken bir ömrü içtiğim göz bebeklerine

dağlanmış yüreğimi
o öpülesi kor dudaklarınla
kadeh kadeh bitirdiğinde
saatin tik takları arasında kalmışım ya
özürlü başka sevdalara
bir de duyarsız
elbet sen de bilirsin ey vicdansız


allak bullak zihnimde yineleniyor
yaz sıcakları gelirken duvarların üstüne
çatlarken sıvalar derinden perde perde
yuvalanır böcekler
böceklerin çoğalmasını düşünüyorum
bu nasıl bir mucize
eh artık dönsen diyorum

yamaçtan bir meltem gibi hafif hafif
köşedeki çınarın dallarında benle karacaoğlan
hala bu eziyet niye
öldür beni böyle en sonunda
sulu şeftaliler dallarından sarkıp yere
sararıp yapraklar döküldüğünde
bilirsin ben üşürüm bu topraklarda

ellerin ellerime değmediğinde...

30 Haziran 2012 200 şiiri var.
Beğenenler (1)
Yorumlar