Emek Bekçisi

Bir emek bekçisiyim ben
Hiç sabahı beklemedim
Ve doğan güneşle birlikte doğmadı geçmişim
Alnımda terleyen hayatım
Bir kış günün de baharı yaşamadı
Umut ekmedim bahçemde zamansız açan çiçeğe
Dünümü yaşayamadın ki
Geleceğime dair bir beklentim olsun
Odamın sessizliğini bozan
Bir çocuk türküsü çalınmadı
Ellerim nasır tutmuş
Yükü sırtında bir Anadolu anası gibi
Bir güzeli şuursuzca sevemedi
yangın yeri olan yüreğim
Ve hiçbir zaman hediye edilen kol saatim olmadı
Akşamların kuru soğuklarında alınmış bir kazağım
Bayram sabahlarında bir el öpemeden
Ve harçlık alamadan geçti çocukluğum
Akşamları yıldız düşerken
Dilek tutulmadan eriyip giden gençliğim
Sırtıma yüklenmiş çileleri
Hamallığını yaparak geçti ömrümün taze yılları
Alnımda varoş sokakların emektarı ve
Düş denizlerinde bir balık olamadan geçen bir seher gecesi
Bana bu hayatta düşen rol yalnızlığı oynamakmış
Oynarken rolümü mutluluğu simgeleyen gamzeler
Oluşmadı hiç buğday tenli yanaklarımda
Ve gözlerimde bir yaşam belirtisi gözükmedi
Kavgam olmadı hiç
Dünden kalmış bayat ekmeğe
Ve hiç sitem etmedim uçan güvercine
Kanadım yok diye
Üzmedim beni sevmeye çalışırken sevenleri
Düşman bilmedim rüyama giren peri kızını
Yolcu otobüslerinin son duraklarında indim hep
Peynir gibi ekmek gibi satıldı beyaz saflığım
Satılırken saflığım hiç düşünmediler

17 Ağustos 2008 17 şiiri var.
Yorumlar