En Çok Seni Severdim
Umudum,
gecenin çığlıklarına kaçardı yalnızlığımın yarasından
kendini hapsederdi yüzüm tavana baktıkça
boğazıma düğümlenirken sebepsiz yolculuklarım
şiirlerin üzerini örterdi içime sığdıramadıklarım
okundukça eskimeyen kitapları öperdim her sayfasından
kaybolurdum anlamlarında her bir dizenin
ama ben en çok seni severdim...
Hiç bıkmadım
nefes aldığım mevsimleri beklemekten
gömleğimi asardım siyah saçlı sokaklara
omuzlarıma dokunurdu hatıralar bir bir
unutulmuş şairlerin sitemlerine uyanırdı sabahlarım
en soğuk yanı tutuşurdu tenimin
kırıp yüzüme sürerdim güneş ışıklarını
ve her iç çekişimde
çatlamış su sesi olurdu yanağımda özlemlerim
ama ben en çok seni severdim...
Bir seyyahtım,
kendime toplanırdım nereye göç etsem
bölüştürüp payıma düşen acıları her bir zerreme
uçurtmalar yapardım gökyüzünün en tepesine
rüzgarın hırçınlığını çizerdim sınırlara
her ne kadar korksam da perdeleri açmaktan
olur da bir gün denize çıkar diye yollarım
ceplerimde hep martı resimleriyle gezerdim
içten içe dökülen
sonbahar yapraklarını anımsatırdı gidişlerin
kırılırdım, incinirdim, dağılırdım
ama ben en çok seni severdim...
Kırılmış bütün yanlarımla
kendimi bazı bazı gecelere kitlediğim olurdu.
Bir uzatsaydın ellerini
sanki sönecekti sana olan mevsimsizliğim
sağır sokaklarda ayak seslerim duyulacaktı
yollarına kandiller taşıyacaktı parmak uçlarım
o yollar ki
bilirim öksüz kanatlarıdır sessiz kentlerin
ahh bir uzatsaydın ellerini
dile gelirdi karanfil kokulu sevinçlerim
gülüşlerin toprağı ısıtırdı
bir tutam su olurdu içimin çölüne kirpiklerin
oysa şimdi
provasındaydım hüzünlü elbisemle tüm mutsuzlukların
umudum boy verirdi her bekleyişlerde
ama ben en çok seni severdim...
İçimden
takvim yaprakları geçerdi usul usul
bir avuç gökyüzü tutardım tüm yalnızlığıma
gülüşlerim,
zamanla yıkılan köprülere benzerdi
ve ben öylece,
bulutlarda kaybolan balonları seyrederdim
Uçuruma çıkardı tüm çaresiz kaçışlarım
günbatımlarım hep siren seslerine karışırdı
gömdükçe bahçemdeki ağaç gölgelerine sırlarımı
ben hiç gün yüzüne çıkamazdım.
Adını yazardım bütün mektupların ucuna
sulara bırakırdım melankolik hangi yaram kanasa
anlardım ki,
yara bandı tutmayacak kadar derindi hüzünlerim
ama ben en çok seni severdim...
Hep,
bir şiir sığınağıydı içim
sustuğum pencerelerin yüzünü okşardı yağmur
seferler düzenlerdim geliş vakitlerine
tanıdık vedaların sokağından geçerdim.
Sessiz harflerle,
duvarlara asardım fotoğraflarını bir bir
öykülerine sığınırdım içli şarkıların
geçtiğin yerleri kokunun sinmişliğinden hissederdim
ikiye bölünürdü sonra yollar
ve ben her defasında kendimden giderdim.
Yüklenip sırtıma tüm gidiş türkülerini
her bir adımda,
adını iki dudağımın kıvrımlarına değdirirdim
Oysa ikimizde bilirdik ki,
ne gitmek unutmaktı, ne de kalmak hatırlamak sevdiğim.
Kendini ihbar ederdi yine yarım kalmışlıklardan yüreğim
ama ben en çok seni severdim.
Tebrik ederim Mustafa şairim. 🍁
Hayat sevmek ile başlıyor, devam ediyor gidiyor çoğu zaman sekteye uğrasa da... Unutmak zaten aşk ile ilgili hiç bir olayın içinde yok, en zor olan tarafı da bu zaten, sen unutmasan da unutulan oluyorsun. Zaman her şeyin ilacı deseler de bazı yaralara da çare olmuyor. Kutlarım içtenlikle Mustafa güzel bir şiirdi...
Çok etkileyici bir şiir. Güne yaskışmış.
Hep o sessiz harflerle seviyoruz Güzel bir şiir okudum..