Epsem
yıllardır avuçlarımda biriken tortu
köhne yolların toz bulutundan değil
olsa olsa d’inmeyen sancısındandır aşkın
güvertesi su almış hayal yüklü gemilerimin
bütün güzergahları sana doğruysa hala
epsem ol aşka dinle içimin sesini
nasılsa kuş seslerinden yaptığım
ve bozkırın derinliklerine usul usul süzülen
o türküyü hiç bilmeyeceksin !
tükenir ömür bile
ve yalnızlık dudağıma yapışan bir fahişeyse parmaklarımdan dökülen mürekkep
müphem bir iç çekişe kan sızdırır
mevsim güz ise
kırılır gecenin eklemleri gümüş yağmurlar yağarken sabah ezanına
yabancı bir mevsimden dökülen
saklısında yakamoz halkaları oluşturan
kollarımın asılı olduğu çarmıh parıldar
-ki saçının teliyle dikmiştim yaramı -
kendime sığamıyorum sevgilim
göz bebeklerinde mezar kazı öldürdüğüne
Sözcüklerde ki imgelemler birbirinden güzel ki anlamlandırdıkları duygular da müthiş ötesi çokça tebrik ve beğenimle Barış bey
Barış Çiçek yazsın hep ve okuyalım. Tebrikler Barış. :)
Şiir koca bi ülke, "ki saçının teliyle dikmiştim yaramı"...Kralı. "kendime sığamıyorum sevgilim / göz bebeklerinde mezar kazı öldürdüğüne"...tacı olmuş. Kıskanaraktan maşallah diyorum;)