Erkenden Gel
Dolu bir sayfa var önümde...
İçi sen dışı sen
Bir de davetsiz misafirler...
Bir gün erkenden gel
Kapıyı çalmadan...
Pencereye tıklamadan...
Sessizce gel...
Konuşalım uzun uzun
Maviyi denizle göğü ayırmadan
Sarıyı güneşle yaprağı ayırmadan
Konuşalım uzun uzun
Olur da yorulursan sokakta
Seni bekleyen bir sıcaklık olacak lambalarda
Hiç üşenmeden hiç çekinmeden
Duvardaki gölgelere aldırmadan
Bırak kendini kaldırımların sessiz karanlığına
Erkenden gel...
Seni bekliyor olacağım ağaçların altında
Avuçlarımda Eylül'den çaldığım tebessüm...
Gözlerimde geceden çaldığım anılar...
Ve bir deniz gibi
Dalgalarımı kışkırtmadan
Bekleyeceğim seni...
Erkenden gel...
Soramayacağım sana
Yanakların ıslak mı kuru mu diye
Kızamayacağım sana
Geç geldin diye
Öylesine bakacağım gözlerinin içine
Dalacağım sınırlarına
Korku nedir bilmeden...
Acı nedir düşünmeden...
Sınırlarında bekleyeceğim seni
Erkenden gel...
Varlığın...
Varlığın kanatsız bir kuş...
Mavisiz bir gök...
Yangın sarısı...
Göz yeşili...
Varlığın benden kopmuş çocukluğum gibidir
Erkenden gel...
Çay demlenmek üzere
Yağmur başlamadan...
Ben uyumadan...
Karanlık uyanmadan...
Erkenden gel...