Eşgale Gamsız Nisyânlar

I

fâtihin sûrlara dayandığında
ay gecesinden soyunmuştu
tek kişilik bir oyun değildi artık
manzarası küs konstantinopolis
doğu romanın kaçak uykusunda

semâviyi döven şâhî topların cıvıltısından
iri taneli gözlerini büyütüyordu bu beşik
balık ağızlı rumların/bizanslıların
korkak, telaşlı figânına
o keskin görkemiyle kır atından
ahâliye sükût-u huzur buyurdu büyük han

ve ayasofya'da kılınan ilk namaz
dünyaya gözlerini kırpan bir aşkın karşısında
eros'un bile gölgesinden kaçısıydı bu
heranın haliçte doğurduğu kızı (keoessa) gibi
bu ütopya'da tarihe tekbir sesleriyle tokat atıyordu


II

ve şimdi retinamı yırtıyor, beyhudeli şimâl sesleri
mor kirpikli silûetlerin, istiklâl caddesi'ndeki boş gezmeleri
öznesi çalınmış kırpık bir hikâye gibi, külden harabe istanbul
kalabalık ayak tortuları, hovardaca çürütüyor
her geçen gün bu efsunlu kutsal mâbedi

hangi kulene dokunsam, bin bir insan çığlığı
imkansız aşkların dilden dile dolaşan masalı
hatırla, yedi tepeden uçan yalancı kelebek şiirlerini
fûzuliyi, yahya kemali, orhan veliyi...
sana addedilen bütün kadife dizeleri


III

fasıl kokulu beykoz akşamlarında
yine şehirine yabancı anason sesleri
ne kadar sövsem az...

kim bilir kaç güvercin bu vuslata nida etti
utandı, kaçtı, avazını sakladı

şimdilerde ışıktan bir şehir istanbul
yosunlaşıyor kanaviçe düğümlü sokaklar
kursağımda hep cılız bir salâ


IV

istanbulu oyuncağa benzetiyor kalbim
eyyûbîler, fâtihler yok artık
bir ney üflüyor kulağıma
sağır eden yalnızlığı
ve her bir taşın üzerinde
kim bilir hangi medeniyetin kusağı...

çoğalır pembe yağmurlar, çehresi çiğ ardışık yüzlere
idrak etmez portakal kalpleri, ne tarihe ne de kültüre
o yüzden böylesine ebrulî İstanbul
o yüzden böyle umarsız, böyle başıboş...

V

takvime firari,
sarışın bir kızın dudak imgesi gibi
ezber değil bu gürültü
limon kabuğunda bekâret hikayeleri
ve bir balıkçıda atılan rakılı kahkahalar

şimdi bir es ver, eşgâlin'de gezen nisyânlara
yeniden büyüsün o sihir, kırmızı bir yavru ağzında
belki yine cennet olur, yedi iklime kendi lügâtında

../

02 Haziran 2010 22 şiiri var.
Yorumlar (10)
  • 14 yıl önce

    'İstanbulu oyuncağa benzetiyor kalbim' bu dizeye kadar şiir hakkındaki düşücelerimi unutturdu,inanın.İstanbulu oyuncağa benzetmek,bütün objektif dugularımdan arınmış olarak okuyorum şiiri. Sunay Akın ve oyuncak (kızkulesi)'Karanlıktan korkan çocukların müzik kutusudur Kız Kulesi'dizesi işte anlatmaya çalıştığım.. Kaç şair var İstanbul'u oyuncağa benzeten;biri var o da Akın.. Ve şimdi sizin şirinizde karşılaşıyorum,onu anımsattığınız,çağrıştırdığınız için size müteşekkirim..

    Ne yazsam olmayacak,en iyisi mi susayım güneşin teninde saiyah sanrılarımla..

    Şiirdi şiir...

  • 15 yıl önce

    Çok güzeldi kutluyorum biraz şiirde tarih kokusu biraz da yeniliğe köprü kurulmuştu......😏

  • 15 yıl önce

    Güne düşen şiiri ve kalemini gönülden tebrik ederim. 👑 Kelimenin gerçek anlamıyla aramıza hoş geldiniz.

  • 15 yıl önce

    Geçmişi, bugünü ve olması istenen haliyle İstanbul. Zengin bir anlatım. Tartışılabilir yanları da var ama böyle değerlendirmiş şair.

    Kutluyorum.

  • 15 yıl önce

    öncelikle şaire teşekkür ediyorum... ailemize katıldığı ve bizleri kendisinden mahrum bırakmadığı için... sonra da seçen arkadaşlarımı kutluyorum... farkettikleri ve bu farkındalığı bizlere de yaşattıkları için...

    hoş geldiniz... emekle... yürekle... şiirle...

    kutlarım... sevgiyle...