(eski halinden) Eser Kalmamış
Kurban olduğum tatlı dilinde
Güzel sözden eser kalmamış.
Canlar yakan güzel gözlerinde
İçli bakışlardan eser kalmamış
Narin, ince telli sarı saclarında
Kalem gibi sırmalı kaşlarında
Bülbül'ün figan ettiği bağında
Açan güllerden eser kalmamış
Altın gibi parlayan yüzünde
Güneş gibi yakan güzelliğinde
Arılar gibi bal yapan dilinde
Güzelliğinden eser kalmamış
Nefretten uzak tatlı sözlerinde
Kin nedir bilmeyen kalbinde
Sevgiyle bezenmiş gönlünde
Aşktan, sevgiden eser kalmamış
Kuş gibi uçarken kanadın kırılmış
Ağlamaktan gözlerin kanlanmış
Halini görenler deli sanırlarmış
Gülen yüzünden eser kalmamış
Zeka yarışında önde giderken
Her söze verilecek cevap bulurken
Gerçek ile sahteyi ayırt ederken
Kıskanılan zekadan eser kalmamış
Sen gönüllerde Sultanlar Sultan iken
Damarda akan, can veren kan iken
Başına takılan Taç ile Prenses iken
Prensesliğinden sende eser kalmamış
Haline güler olmuş şeytanlar bile
Bir yalancı, sahtekarla verip el ele
Aşka ihanet etmekle düşmüşsün dile
Meleklikten, iyilikten eser kalmamış
İhaneti yüklemişler, sevgi dolu kalbine
Kibirle doldurmuşlar tevazu gönlüne
Ejderhadan farkın kalmamış, seni sevene
Alçak gönülden, vicdandan eser kalmamış
Kin ve nefreti kalbine, ateşle yazmışsın
Sahte sözlerinle herkesi kandırmışsın
Hain çizmesi giyip canavarlaşmışsın
Ahlaktan, İnsanlıktan eser kalmamış