Esmer Hüznüm

Eskiyor yavaş yavaş, bedenim çürür,
zemherir olur birden yaz sıcaklarım...
Hasret ecel olur sessizce öldürür,
bitmeden gidemem yapacaklarım...

Kendine bile yabancı gözümün karası,
perişan halime bakıp da ağlar...
Bu derin izler kimin yarası,
erirdi, kül olurdu, acımla dağlar...

Neler neler söylüyor kederli keman,
kabuslar kamçılıyor yetim uykularımı...
Durmuyor su gibi namussuz zaman,
kim saracak açtığın yaralarımı?

Lekeli yüzümde resmolan cansız,
medine dilencisine benziyor umutlarım...
Nasıl bir dert ki bu lokman hekim dermansız,
gökyüzünden utanan mahcup bulutlarım...

Gri gök, siyah deniz, kızıl kurusu yaprak,
tabiat bile hüzünlü diyor ki sabret...
Mutluluğun olduğu limana varmak,
galiba hayat, bir yalandan ibaret...

Sessizim ağlıyorum, gülerken yarım,
şeytanı titreten bakış gözümde...
Sende yokken nasıl derim, işte burdayım,
yalan yok ızdırap var şiirlerimde...

Kar yağıyor, kar saçıma beyazdan şeker,
üşüyorum, soğuk tenimde ateşten gömlek...
Çilem beynime zehir tohumu eker,
gidiyorum, bilmiyorum nasip olur mu dönmek?

Rüzgar mıyım, esiyorum, başımda esmer hüzün,
sularım duruldu, nasıl da berrak...
Sonbahar kaderim, sonu yok güzün,
nuh tufanından çıktım, her yanım ıslak...

Ah dünya bir varsın bin yoksun,
fani bedenim köle kapında...
O yılan gelsin ruhumu soksun,
onca yılın bir lahzalık tadında,
bir acı tat, karanlık damağımda,
söyleyemediğim sitemler kaldı boğazımda,
bir şarkı bir ağıt, yaralı dudağımda...

11 Şubat 2010 9 şiiri var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (1)