Esrik Şehir
duydun mu
nehirlere cilveli
bir pelikanın ağzından
dudaklarının deltasına ıslanan
küçük bir balıkçı çocuğum
heybemde sana dair biriken
çığlıklarım
çalınmış oyuncaklarım
düşe-kalka yolculuklarım var
duydun mu
mısır’da bir taşa yasladım sırtımı sonra
sıcaktı
hintli bir kadın gibi bakmıştı bana
kavim sürgünü utanmaz piramit
firavun öpse
yontardı kızlığını
ucube bir dilencinin elleriyle dokunsa
çöl gecesi fırtına kızıllığı
satardı iklimini
anlamadım
bir ben anlamadım
beyoğlu’nun ıslak kaldırımlarını
duydun mu
yollar uzaya uzaya
nehirler taşa taşa
dağlar yana yana
''bir pelikanın ağzından dudaklarının deltasına ıslanan küçük bir balıkçı çocuğum...''
Mübalağa şiire ciddi anlamda çok yakışıyor.
Kutlarım Ali bey, saygılar...