Evrenin Kanunları
Kanunlar var yaşadığımız bu evrende
Tanrı’nın koyduğu ve canlı cansız her şeyin riayet etmek zorunda olduğu
Bu kanunlar bize söylenmemiş tabii.
İnsanlığın oturup kendisinin bulması gerekmiş
Bundan 10 asır önce yaşamış bir adam
Bu dünyada kaç tane insanın
Sıkıntısız, dertsiz, tasasız yaşam sürdüğünü bulmak istemiş
Çalışmalarının sonucunu matematikçiler üstlenmiş ve
Harezmi sıfır’ı buldu demişler
Yıllar yıllar geçmiş, başka bir coğrafyada bambaşka bir adam varmış
Kafası farklı çalışan, değişik bir adammış
Onun araştırmalarının konusu da Beklentilermiş.
Ne kadar yüksekte tutarsan tut
Ne kadar çabalarsan çabala
O beklentilerin yeri öpeceğini söylemiş
“Beklentilerin ve yerin destansı aşkı” adı altında bir çalışma yayınlamış
Fizikçiler üstlenmiş bunu da
Yerçekimi kanunu olarak kabul etmişler.
Daha da uzun zaman geçmiş.
Almanya’da bir adam doğmuş
Zayıfmış insani ilişkileri
Anlayamazmış insanlar onun hislerini
Bir gün patent ofisinde oturup kara kara düşünürken fark etmiş
Mutsuzluk demiş, evrende hızı aşılamayan tek kavramdır.
Ne kadar hızlı koşarsan koş
Ne kadar uzağa gidersen git
Mutsuzluk seni bulacak ve yakana yapışacaktır demiş
Fizikçiler bunu da üstlenmiş ve yok, yok. Olsa olsa ışıktır o diye düzeltmişler
Bir Alman daha söz istemiş
Demiş ki bu hayat olasılıksal bir hayat
Her şeyin gerçekleşmesi için belli olasılıklar var
Ve göremediğimiz mikroskobik kuantum evreninde yaşanıyor bu olasılıklar
Her şey mümkün demiş, bir parçacık aynı anda iki farklı yerde bile olabilirmiş
Ama bu hayatta mutluluk kavramını ortaya çıkaracak bir olasılık yokmuş
Fizikçiler bunu da anlamamış
Evrenin kanunlarını ve o kanunlarını bulanları yanlış algıladık tarih boyunca
Her gün birbirimizi yanlış anladığımız gibi
Mutsuzluk, umutsuzluk, sıkıntı, dert, tasa değişmeyen gerçekleridir hayatlarımızın
Karamsarlık, bu evrenin tamamında konuşulan ana dildir.