Ey Gül

ayrık otları filizleniyor bakışlarımda

sözlerim çivileşmiş ağzımda

konuşsam kanayacağım

konuşmasam nefessiz kalacağım


I.


ey gül

göğsümün rahlesine kuşlar basalı

aklım kendine göçebe

ruhum suskun avare

kara bir tren gibi geçiyor gözlerimden anılar

tükeniyorum görmüyorlar


II.


kendi masalına geç kalan bir çocuğum

gördüğüm tüm düşler karanlığa çıkıyor

yorgun lambalar sönüyor birbiri ardına

yıkılıyor yüreğimin yangın kenti

dilin kırılganlığına hangi yama çare ey gül



III.


bir ayağı kırık masa gibi sendeliyorum

zamansızca tükenen umut gibi

kanımın sıcaklığını hissediyorum

içimde yılkı atlarının huzursuzluğu

ellerimde gürültüsü metropollerin

kekre bir fısıltıda yok oluyor benliğim


IV.


k/ayıp bedenimde ey gül

sararmış hüznü yayılıyor takvimlerin

genzimi yakıyor bu karanlık koku

ivmesini tutturamıyor içimdeki boşluk

iç yıkıntılarımı sahiplenmiyor kimse

söylenmesi gereken bütün sözler söylenmiş

bütün dualar yerine gelmiş gibi

gözlerime kazıyorum derin sevdaları

üşümüşlüğümü hor görme

yankılanırken sesim gök kubbede

dökme göz yaşlarını

kurtuluşumdur ölüm biline


V


içinde hapsolduğum bu dünyada

dokun narin ellerinle kalbime

susan bir kalbin vasiyetidir ey gül

beni yüreğimden öpsene

29 Temmuz 2019 51 şiiri var.
Beğenenler (8)
Yorumlar (2)
  • 5 yıl önce

    Barış Çiçek; bu sitenin, dize kurgulaması en güçlü, imgelem hacmi en geniş şairlerinden biri. Dikkatle ve ilgiyle izlenmeli.

  • Kahraman dünyayı kurtarmak için yola çıkmaz, kendini kurtarmak için çıktığı yolculukta dünyayı kurtarır, demiş Joseph Campbell. Evvel zaman, kalbur saman içinde olduğundan hiç bir masala geç kalınamaz, koş kapalıyı aç, açığı kapat ama peri padişahının kızına koşarken Aykız'ı es geçme dostum... ;)