Ey Istanbul
Bir şehr-i kebir ki âlemde
Kağıt yetmez anlatmaya
Ve isyan eder kalem de...
İçine çekesin gelir ulu halini
Anlatır baktığında ahvâlini
Minareler göğü yararcasına
Mabeyn duruşunu anlatırcasına
Bakar ve durursun öylece...
Bağrında gezer nice kul
Şiir gibisin, Ey İstanbul!
Çamlıca'da yeşilden maviye
Çekilir ruhun bedenden semaviye
Sultanahmet seni alır götürür
Boğaz'ın dilsizi dile getirir
Ayasofya heybetli,lakin mahsun
Seni anlamayan gönül sussun
Hani nerde lale devri günlerin?
Daha bir efsûnlu geçen dünlerin
Senden çok şey umar;
Zengin, fakir,evli, dul
Zehir gibisin,Ey İstanbul !
Lütûfsun bize, Allah'tan her halinle
Yusuf gibisin, Hüsn'ü Cemâlinle
Alın dedi onu,âlemlere rahmet olan
Duasında, Fatih'ten bize kalan
Haliç'inde nice sultanlar gezdi
Her köşende kokan, onlardan bir izdi
Nerede sadâbat, nerede ara bul?
Tarih,senin öbür adın Ey İstanbul!
Bir şehr-i kebir ki âlemde
Kağıt yetmez anlatmaya
Ve isyan eder kalem de...
Evvelinde islâm bol
İçerinde insan bol
İsterim ki ihsan bul
Sana sahip insan bul
Halen sende Ey İstanbul,
Dünyanın gözü var!
Ebedi bizimsin yarim,
Yaradanın sözü var...
Halen sende Ey İstanbul, Dünyanın gözü var! Ebedi bizimsin yarim, Yaradanın sözü var...
konu da anlatım da mükemmel... teşekkürler...