Ey Ölüm ! El-aman.
Karanlık buz gibi zamanın tam ortasındayım
Altı delik bir dünya avunduğum
Deniz üstünde/ ırmak ağzında /balık sırtında
Sessiz bir gölgenin bedeninde
Melekler arıyor beni/
biliyorum / bende melekleri...
Melekler bahçesindeyim..
İşte koyu kırmızı dal uzandı üzerime
hangi ülkeyi uyandırdı bu kutsal nara
Nerede koptu kızıl-kıyamet
Hangi tanışın sofrasına davet..
Bir toprak adası düşlüyorum şimdi
Eni boyundan dar
Ne ağaç kokar /ne çiçek/ ne de çimen
Sadece gölgesi zamanın..
Bir soğuk taş /bir ihtiyar
Birde geride bıraktığım eski dost arkadaş..
Yıkarken munis yağmurlar beni
Ruhuma seslenen
Bir tılsımın rayihasıdır rüzgar
ve sükun bir şiire taşır beni..
Vakit ne Eylül'dür ne Mart
Mevsim ne kıştır ne bahar
Ne öğlendir ne günlerden pazar
Savrulurken yaşlı yaprağın bedeni
Bir tanış gök ülkesinde
Yeni bir gül açar...
Sarsılır toprak..bildik bütün kuşlar uçar..
İşte şimdi saltanatın belkemiğimidir kıyam.
Sırlı bir binitin sırtında
Tütsüdür artık burada zaman.
Donanın vakti dostlar !
Ey ölüm ! El-aman..!
10/10/2010/İstanbul
İşte şimdi saltanatın belkemiğimidir kıyam. Sırlı bir binitin sırtında Tütsüdür artık burada zaman. Donanın vakti dostlar ! Ey ölüm ! El-aman..!
akıcı bir şiir
güzel bir finaldi
tebrikler İbrahim bey emeğiniz değer görsün.👍
Vakit ne eylül'dür ne mart Mevsim ne kıştır ne bahar
hakiki şiir
saygılar