Ey Yâr!
Nice göresilerim vardı,zamanları belirsiz,
göz göze geldiklerim,gözettiklerim,görestiklerim...
Şimdi gördükçe kaçanlarım,bensizleştirilmiş
yere uzanan,kaçışanlarım var.
Diyemediklerim,
istenilmeyenlerin,istemeden de
çağıra bağıra söyleyeceklerim var.
Ey Yâr!
Seni,benden daha fazla sevenin mi var?
Çoğaltılmış,azdan biraz fazlalıklı
duyduklarım, duyulanım,duygularım...
Yârdan düşler bezeli rüyalarım var.
kabusları yok edenim,
makûsları hoş edenim,
binbir bucak dört bir yanım,
sonsuzluğa adım adım
seninle yürüyesim var.
Ey Yâr!
Seni,benden daha güzel görenin mi var?
Sayılmamış,alınmamış göze sayılması
tükenmeyen,bitmek bilmekten bihaber
susturulamayan,susmayan,susamayan...
Ruhu kevsere doymuş,
anlamsız nazarlarına
figanım,feryadım,âhüzârım var.
Ey Yâr!
Beni tamam eden yarım!
Yârim var.
Ey Yâr!
Beni,el gözü önünde soldurmaya yeminin mi var?
Durmamış,duramamış çarpıntısı
sığmayan,sığmamış,artık sığdırılamayan
kafesi bir hayli,atmasına dar
baştan başa sen kuşatılı,yüreğim var.
Ey Yâr!
Seni ebed yurdundan,muamma sürenin mi var!
Ey Yâr!
Görestiğim bir anlık,sanki yıllardır gibi.
Ey Yâr!
Duymadığım eşsiz ses,sanki sağırmış gibi.
Ey Yâr!
Tükenmesi imkansız bahar soluğu sanki.
Ey Yâr!
Sığmayan yere göğe bir melekmiş sanki.
Ey Yâr!
Özlenirsin,beklenir,yok olunur uğruna.
Sevilirsin,çizilirsin bulutlarla.
Gelmedikçe son ses,son adım
sensiz olmayacak bana dar,şu dünya.