Eylül Çocukları
Su sattık,simit sattık yoktu dostu satmamız
Vefasızlıktan dertli eylül çocuklarıydık...
Gökyüzümüz yoktuki uçsundu uçurtmamız
Elimizde ondörtlü eylül çocuklarıydık...
Pusulara düşerken çürüktü hep arkamız
Mamak kadar yeşildi sırtımızda parkamız
Gecenin ayazında savrulurken hırkamız
Belimizde ondörtlü eylül çocuklarıydık...
Ramazan düştü yere yiğitlerin en hası
Yusuf İmamoğlu'nun biter mi söyle yası ?
Verilirken erkekçe fikrimizin kavgası
Dilimizde ondörtlü eylül çocuklarıydık...
Bir ölür bin oluruz çoka bedel azımız
Gülmez bizim yüzümüz,karadandır yazımız
Acı söyler türküler,hüzün çalar sazımız
Telimizde ondörtlü eylül çocuklarıydık...
Sorgusuz ve sualsiz hücrelere konarken
Puştluğun sehpasında Mustafa'ma yanarken,
Bir tutam sevdamızı muhannete sunarken
Gülümüzde ondörtlü eylül çocuklarıydık...
Hikayemiz kesittir bu yirminci asırdan
Taş duvarlar yastıktı,döşeğimiz hasırdan
Tabut izi kazılı omuzlarda nasırdan
Ölümüzde ondörtlü eylül çocuklarıydık...
😙Yer yer dokundurmalarda olan güzel bir şiir kutladım içtenlikle. Ömer bey...👍