Eylül Doğuyor Gözlerinden
Tel örgülere takılan
Gökkuşağı rengi uçurtmalarımın
Gizli, gülümseyen yüzüydün annem.
Usta bir emekçinin düş gücü ile
Bizim evde üretilirdi
Mahallenin en güzel, en albenili uçurtmaları
Haklıydı kıskanan akranlarım
Süzülürken renkler gökyüzünde...
* Ve o renkler çocuksu rüyalarımda gökyüzünden yüzüme doğru süzülür,
uyanırdım sabahın serinliğinde, serinliğe salardım yeniden gökkuşağımı*
Yalarken yüzümü sabahın serini
Uyandığım şehirlerarası molaydı
Eylüldü... On ikisiydi... Seksendi yıl
İneceğim otogarın uzağındaydı sonlanış
Yersiz
Yurtsuz
Çaresizdim anne,
Uçurtmalarıma iyi bak, özlerim
Şimdi bir yılım kalan İşletme
Bekler mi beni, biter mi bu okul?
Hani küçüklüğümde hep söyler ve ne çok isterdin
Bitince okulun, giyeceksin yedek subay elbiseni diye
Sonradan olma o ressam asarken arkadaşlarımı
O elbisenin ihanetini nasıl taşırdım anne?
İdam sehpasına güler yüzle koşanlar
Uçurmalarıma takılıp düşseler
Onlara da gülümseyip, sarılır mıydın?
Oğlunun fırlamalığına gülümsemelerin
Onları da sarıp sarmalar mıydı anne?
* Sen hiç oğul emzirdin mi kör kurşun? Demişti okuluna gitmek için otobüs
bekleyen o masum ve dünya yakışlısı Mustafa'nın babası*
Bilyelerim
Gazoz kapaklarından çıkan bedavalarım
Ve komşu kızı ilkokuldaki Serpilin
Mini eteğini gördüğümde utanarak arkamı dönüşüm
Bakkala ablamın yerine beni yollaman
Ve buna kızgınlığımdan çikolata çalmalarım,
Kuran kursuna yolladığında camiden kaçışım... Ki
Hiçbir zaman bilmeyeceksin anne
Sen üzülme diye sustuysam eğer
Melek yüreğinin benzeri yoktu diye
Anlatsam güler, gülsen, güle benzersin bilirim
Gül yüreklim
Gülen yüzlüm
Susmak bir ömür mü anne?
* En çok siyah önlüğüm ve beyaz yakamın ardından o kokulu ve özenle
ütülediğin beyaz çorapları ben giymek isterdim, sen giydirirdin ellerinle*
Şimdi;
Büyüdüm ve kitaplar biriktirdim
Hiç uzatmadım saçlarımı
Öpüşmek ve sevişmenin kutsallığını
Savaş olan ülkelerin çiçek açan baharlarında
Düşledim anne...
Ve yorgunsam ve sigarayı çoğalttıysam ve ağlıyorsam
Uzak bir yürüyüşün ardından ve çoğalan sakallarımla
Çocukluk fotoğraflarına bakıp tanı(ma) dığım
Ama aynı otobüse binip ıslak dirseklerimizin buluştuğu
Yüreklerimizde yıllar öncesi yanan ateşin
Aynı alevde tutuştuğu sevgilidendir anne...
Farklı kentlerin ayrı gökyüzlerinden ağladık
Vietnam'da şeker yiyemeden ölen
Hiroşima'da çırılçıplak ve yanan teniyle ağlayan kıza
Aynı gözyaşlarıydı çığlığımızı buluşturan...
* Teyze, amca bir imza ver demişti Nazım, o çocukluk düşlerini yaşamadan,
yaşatılamadan hain bombalarla sarsılan küçük beyinler adına dünyaya...*
Oysa
Uğruna ağladıklarımız, aldatıldıklarımız olurken kendi coğrafyamızda
Karartmaya çalışılırken simgelerle çağdaşlık
Ay ışığı düşümünden tan saatine
Üretilen imgelerin okunmamışlığı
Aydınlık gelecekler sunacak simgelere...
O güneş hiç batmaz,
Aydınlıklar kararmazken, yazılan sevda şiirleri
Yol oluyor, aşk dokuyor uzak kentin hüzünlerine
Anonim diye bilinen şiirler
Altına imza atmadığımdan, özlemimdendir.
O özlem,
Eylül de... On ikisinde... İki binli yıllarda
Yabancı bir otogardan
Yersiz, yurtsuz, çaresizliğime dönerken doğdu anne
* Ölü zamanlardan martı kanatlarına sığınıp, sana umut olan yollardan özlem
olmak, hep yeniden doğmak içindir kaybolduğum gözlerine yolculuğum...*
Ve
Eylül düşleriydi yitirdiğimiz
Karanlığında ürettiğimiz pişmanlık dolu anlar
Kırlangıç fırtınasının kuytularına gizlenirken
Kül o l u y o r d u k yana yana ve
Son sözümüz s ö y l e n m e d e n.
Gözlerinden doğan Eylül
Uyandırırken sabaha serin ve dingin
Portakallı narçiçeği kokuları dolarken iliklerimize
Gülüşüne sürgün özlemlerimi erteliyordum
Bir sonraki Eylül'e...
Eylül, yine doğsun
Senin gözlerinden doğsun diye...
Adana ?
Eylülden Nazım'dan imgelerden simgelerden anne türetilen eylülde birkaç kesit okuduk. Tebrikler efendim.
"Uyandırırken sabaha serin ve dingin Portakallı narçiçeği kokuları dolarken iliklerimize Gülüşüne sürgün özlemlerimi erteliyordum Bir sonraki Eylül'e... Eylül, yine doğsun Senin gözlerinden doğsun diye... "👍
Başlı başına şiir son dizeler..
Kutluyorum..