Eylül Rüzgârı
yitik umutlarla başladı keder...
dalı çürük bir yürek çarpıntısında
seni gizlemek ne de zor şeydi,
kırılganlıklarla dolu bir süre
ve yalnızlıklarla yaşanan her gecede
pişmanlıklarda saklı keşkelerle yol almaktı bu.
gün batımının karanlığında gizlidir tutkusu
derlerdi de inanmazdık biz...
gecenin zifiri karanlığı perde olurdu günahlara
bu yüzden boş geçerdik her seferinde
oysa
gündoğumunun bağrında saklanan huzmesi
ne de acı verici olurmuş
maziyi de en çok bu an hatırlatırmış
saf aydınlığı ile,
doğumu sancılı
doğumu boğum boğum düğümlerlerle bağlı
soluksuz ve nefessiz kalmış bir çocuk gibi
acımasız gerçeğin orta yerinden
bir okla vurur namertleri,
oyuna çevirir sahte ve kevgire dönmüş
paçavralarla kapatılan gerçekleri.
ama sen farklıydın işte,
bilirdik bunu en başından beri,
alıştırmıştın da hepimizi..
ipsiz sapsız tutkularını bilirdik de
hiç düşünmedik çelik zincirlerle
saplanıp kalacağını hudutsuz sevdaya,
gölgesi bile korkuturdu seni oysa,
ürkerdin nazlı bir ceylan misali
hani 'gelincik' gibidir derdin
eylül güneşine tutulup solan
ve aşkı uğruna ölümü seçeni küçümserdin.
gül gibi olmalı gündüz canlanıp
gece solmalı derdin,
solmalı ki yalancıktan,
peşinden sürükleneni eritsin inceden inceye..
avuçladıkça un ufak etsin
yangına tutuşmuş saman gibi
külleri bile savrulsun eylül rüzgarı ile
unutulsun ve hiçbirşey kalmasın geriye..
Eylül 2009
Ne güzel oldu şiiriniz Nihat bey. Masalsı güzelliği ile hakkını verdiniz yazmanın. Yürekten tebrikler, kutlarım. Saygılarımla İoannis Bozikis
ismi kadar içeriği güzel masal tadında bir şiir olmuş saygılarımla