Eylüldü
Arkamıza güneşi almış
büyütüyorduk gölgelerimizi
politik duruşu solumuzdan daha keskin gölgelerimizi
Eylüldü
ve henüz şehrin camlarını ürkütmüyordu
sokakların kasvetli titremeleri
Sanıyorum Milena'nın
son mektubu okuduğu an gibi bir andı
ellerimin boynundan ellerinin içine
sonra da boşluğa düşüşü
öyleydi ki
sokağın karanlık girişinde kaldı her şey
Ağırdı hava
ağırdı gece
sesler ağırdı
ağırdı artık hürriyet
ve geri kalan her şey
ellerimden süzülüp giderken masumiyet
en ağırı da korkudan sanılan gözyaşlarıma gülüşlerdi
sokağın karanlık girişinde
gölgesizce kelepçe vuruldu sözlerime
Artık yaşamak gibi gelmiyordu nefes almak
orada içimden sökülmüştü
babamın tütün
annemin naftalin
ve senin papatya kokulu nasihatleriniz
şehirlerarası sürgünlerimde
yüksek sesle ezberledim
bundan böyle
gölgeme fazla geldiğince az yaşayacaktım
yankıları
Şimdi rehnedilmiş gecenin
umarsız seslerine fısıldıyorum
en güzel olmasa da
söyleyemediklerimi
biliyorum
en güzeli
gölgesizde olsa yaşıyor hâlâ
sokağın karanlık girişinde