Ezbere Bilirdim
Sen üstüme toprak attıkça
ben gün be gün çiçekler açtım sevgili
yasını tuttum
cenazesini kaldırmadığım bir ızdırabın.
Boğuldum içimde kuruyan bir okyanusta
kendi çığlığına uyandım ertesi sabahlarımın
içime dokundu sana dokunamayışlarım
yoktu beni benden başka yaralayanım...
Aldırma
yalnızlığın tınısında büyüyor hüznüm
hiçbir gölgeye sığınmadan astım tüm geçmişimi
güneşin batışını izler gibi karşıma aldım resmini.
Ezbere bilirdim her notasını sesinin
olur gibi olmazlarından öperdim
boşluğundan düşerdim bir yokluğun
bir enkazdan çıkar gibi sızım sızımdı ruhum
düşe kalka çarpardı gölgene umutlarım
bir konuşsaydım ağlayacaktım bilirdim.
Ben tüm yutkunuşlarımı kapı duvarlarına astım
imzasıydı kirpiklerimi inciten bütün zamanlarım...
Alnından öperdim milyon kere yokluğunun
kalbim nefes alırdı hasretliğine
göğsümün ortasında dururdu hüzünbaz mesafeler
perdeleri çekikti içimin.
Gücü yetmedi yaralarımı sarmaya kimselerin
kendi sesimin yankısını duyardım her iç çekişimde
kaçtığıma yakalandım her gözlerime bakışında
yıldızına rastlamadım içimdeki karanlığın
yarım kalmış hikayelere dokundum kitap sayfalarında
sonu uçuruma çıkan yolları arşınladım yalınayak
coğrafyası yara oldu hatıraların.
Sızladım ama kanamadım sevgili
hiç günaydını olmadı bıraktığın karanlığın.
Eyvallah.!