Fahriye Abla
fahriye abla mahallemizde bir kızdı.
bizim en yakın komşumuzdu.
küçücük evi akasya ve söğütlerle gölgelenirdi.
camının önünde saksılar dizi diziydi.
fahriye ablanın gencecik yüreğinde yoktu kötülük.
saftı,açıktı, güleryüzlüydü, nasılsa öyle görünürdü.
güzelliği arıları da çekiyordu, sivrisinekleri de.
arıların amacı bal yapmak,sivrisineklerinse mikrop taşımak...
fahriye ablanın güzelliği ziyan oldu.
şarkılar söyleyip dilediğince konuşması,
hesapsız yaşarken rüzgarda eteklerinin açılması suç oldu.
hakkında öyküler uydurdup yerden yere vurdular.
çünkü fahriye abla yoksul,tutunacağı dalı yoktu.
ahlaksa nedense hep yoksulları vururdu.
parası olan, onu bile satın alırdı.
kim dayanabilirdi ezici çoğunluğun gücüne.
içindeki ışık söndü,kalmadı sevinci.
artık ne dalında açan çicek,ne de uçuşan kelebekti.
fahriye abla bundan sonra farketmez, dedi.
boyun eğip vardı dağları karlı bir Erzincanlıya.
şaşırtmadı onu eşi, ne de olsa onu kaçırtanlar gibiydi.
ölmedi fahriye abla, yaşadı kendi kaderindekiler gibi.
uyuyup uyandı,nefes aldı,yemek yedi,su içti ,ana oldu.
bir şeyi iyi öğrendi, herkes birbirinin fahriye ablası.
varlığımız birbirimiz için, kendini unut,başkaları için yaşa.
insanlığın değişmez yasasıdır.
en çok kendimizi ve benzerimizi severiz.
farklıyı öğütüp rahat ederiz.
ahmet muhip dıranas olmasaydı,
fahriye abla yaşadığı gibi ölecekti.
boşuna yaşayıp öyküsünü kimse bilmeyecekti.
Çok güzeldi, tebriklerimle...
..hep birşeyler yaşanır yazılı olmasa da hayatta insana ait ne varsa birşekilde bilecek öğrenecektik sinem hanım kimsecikler yazmasa da elbette hiç öğrenemeyeceklerimiz biryerlerde duruyor ve bizden sonra yaşanacaksa..güzel bir şiirdi tebrikler teşekkürler...
benzer yaşamlar aynı dramlar farklı ihtiraslar..
önizleme edasında gayet güzel işlenmiş bir konu idi .. başından alıp sonunda yerine mıhlandıran..
tebrik ve teşekkürler..