Fakir Güneş
sevdiğin kentleri sevmediklerine zulala
belki telleri kopuk bir keman sesi bulursun
köprü altı çocuklarının çığlıklarında
sen yine de macar çingenelerinin soluğunla koş bana
kekremsi/çocuksu
dayak yediğim bütün kentleri
sevebilirim böylece/içinde senli hikayelerle
koşmaya üşenince düşer tınısı ayaklarının maceracı kimliği
ya meksika’da bir köy vurur gözlerini çarmıha
ya ahlat’ta üşüyen güneş kokulu ovalar vurur yalnızlığını haritalara
ya da peru’da tütün gözlü bir kız/ seni yeşil gömlekli dağlara ilikler
öyle olunca
sevdiğin tüm şiirleri
sevmediğin şehirlere zulala
kaynayan kötücül bir volkan suyu
içtiğin dağların tortusuna kanatır kendini
yılma yine de/ kahramanını kendinde çoğaltan
fakir bir yaz akşamı gelir sarılır diz kapaklarına
orda hanımelleri nefesimi hatırlatır/ utanma
utanırsan
bütün hor görülmüş besteleri sokak şarkıcılarına sakla
onların yetenekli ellerini benim ellerime ada
gün olur/ürkek bir bağlamadır sesin uzaklarda
gün olur
ışık üşüye
güneş ısıta
ısına çoğala/ unutma
Zıtların dünyasında o vakit gün ola aşk ola, harman ola sevgi dola zulalar. Tebrik ederim Ali bey. Güzeldi.