Fenercinin Kızı
Uyuzluğuna inat kaşımıyorum
Sukut olmuş dilli geceleri
Kardeşimin türküsünü dinliyorum
Lal kalmış sözleri
Batan gemiden kalan bir filika
Azgın dalgalarla boğuşan
Uzak bir şehrin ışıkları göründüğü anda
Kızılcık çiçeklerinin açtığı
Tadı buruk
Ekşiydi belki de
Oysa
Nice şehirler görmüştük
Limanları vedalara hasret
Ellerimiz kürek
Boğuştuk gecenin ayazında
Deli Dumrul'du dalgalar
Bazen vurdu sol yanımızı
Korktuk belki de her vurgunda
Tepedeki fenerin çamurla sıvanmasından
Kaç gece geçti
Günleri zifiri karanlık
Dalgaların hep geri ittiği
Umutların tükendiği
Hayallerin bir sigara dumanında alevlendiği
Bitmişti
Bitime giden yolda bütün çareler
Tükenmişti tükenmez denen kalemler
Kalmamıştı umuda dair yazılacak bir tek kelime
Ta ki
Fenercinin kızı: sessizce sahile inip; Bir mum yakana dek
Her gece rüyalarına giren
O hiç görmediği
Elinden tutup yüzüne gülümseyemediği
Ona şarkılar söyleyip danslar edemediği
Tepedeki fener sönünce vuracaktı sahiline
Ve
Fener söndü
Kulağıma şarkısını söylerken fenercinin kızı
''Korktuk belki de her vurgunda Tepedeki fenerin çamurla sıvanmasından''
Güzel şiirinizi tebrik ederim...