Filler Büyük Ölür
‎"filler büyük ölür" nidalarıyla
zihnimde cereyan eden sığ bir düşüncenin
kenar çizgilerinde adını sustuğum
bir tabiat tablosunun öldürülmüş manzarası kadar
zuhur ederek
fikrimce bize dair bütün hatıraları,
ettiğim bu bütün hayal tasvirlerinin kırıklarını ruhuma batırıp
ruhumu kanatıp,
yalnızlık kusuyorum, gecenin en ıssız ağzına.
yaraların bıçaksız kanadığı,
isimlerin bağlaçsız bırakıldığı,
bol fiilli enteresan senaryolarla icra ettiğim
hayat serüvenimin monoton yayın akışında
bir son dakika haberi gibi geçiyor adın;
- "tek bir gülümseyişle, sevenini öldürmüş bir kadın!"
hiç şaşırmıyorum.
bu işte kesin vardır senin bir parmağın.
hiç şaşırmıyorum.
hiç bir tepki göstermeden bu etki altında
yüzyıllarca kalabileceğimin farkındalığını
taşırken her bir hücremde,
oluşan bir ağrılı gücenme ile
hayır! bu sefer üzülemem. hayır
ölmüşken sen içimde, içim bir cenaze halinde iken
hayır! bu sefer yaşatamam seni, bertaraf edilmiş kalan son gücümle.
üzgünüm.
üzgünüm, bu kadar basit değil bu cümle!
üzgünüm, bu cümleyle ifade edilmeyecek bir biçimde!
üzgünüm...
üzgünüm, sevgilim!
ve bu senin çok ta hiçinde!