Finike Güncesi

Günü

Serikli balıkçının faleze düşmüş kayığının gölgesi ile selamladım


Yürüyorum


Adımlarımda

Paris’ten kalan otuzyedi buçuk numaralı yol ayakkabısı

Omuzlarımda kırmızı ağırlığında yağmurluk

 

Yürüyorum


Yol uzun

Yol darca

Bu kente

Nakli yekün yaşamı

Cana can kattığından beri

Dönence hesabıyla

Benim için yedi

Maarif hocası için çoklu sayılsal olmuş

Hep aynı yerden ve aynı saatte

Geçen tramvay sesi eşlik ediyor kahve karışık soğuğa


Yürüyorum


Ruhumda

milyon kez adını bilmediğim

bir melodi

İstanbul’da çığlık çığlığa Tophane martıları kanatlarına

hafızamda dipdiri Nihavent şarkıyı ekliyorum

-Kelimeler

Şekip Ayhan Özışık

-senede Bir Gün


Yoruldum


Bir simit

Bir çay

Kayısı kıvamında

Yudum yudum yürek hasreti

Yol uzun

Yol darca

Günler kadran aralığı

Gidonu kapı süsüne benzer bisikletli adam ile

Göz erimi

merhabalaşıyorum

Yığınla kedi

Renk renk irili ufaklı

Yığınla kedi

Cem ediyor etrafında

Oldukça esmer ellerin mama merasimi

Kaldırımlara tadını bırakıyor

açlığın dayanılmaz hafifliğini


Yürüyorum


Aklım alaca bulaca

İstiridye

Midye

İnci

Yoğun tutkal

Yüzyıllık bir Çınar dalına

Kıvrım kıvrım ateşten gömlek dikiyorum

Kapılara asıyorum kollarından

Çınar’ı

Mercan ezgisinde

Ne martıların telaşı

Ne şarkılarda İstanbul

Ne de kedilerin sessizliği

-Ah benim sersem hallerim

Adımlarım da

Yağmurlu damla damla

Yürek hasadı...


Cemal Mıhçı/Kırmızı

14 Ocak 2020 125 şiiri var.
Yorumlar (4)
  • 4 yıl önce

    tebriklerimle

  • 4 yıl önce

    Geçenlerde harita merakım başladı. Bu ülkeyi terk etmek hevesi ağır basınca çoluk-çocuk eş ile birlikte Hırvatistan ile İtalya arasında mesafesi kısa bir deniz oh be dedim bir adımlık üç adımlık da Paris iki adım daha atarsak Birleşik Krallık İngiltere belki dedim el üstünde tutulur Elzabetin topraklarında yüceliriz... Harita bu ya gecenin bir yarısı insana neler neler düşündürüyor. Haritaya bakınca mesafeler kısa tabii... Kendi kendime pek güldüm uyuyan millet uyanmasın diye. Hele oğlan. Pek havalı amcası. İşe başlayınca kendi kendine söylem geliştirdi. Baba şu tıkırtıları kes. Sabah işe gideceğiz yav. Yat uyu artık...öte yandan eş sana şu kahveyi içme diyorum. Kimseyi uyutmuyorsun daracık ev de. Bu daracık ev bana kapak oluyor ayrıca. Duyuruluyor. Koca ev olunca ne olacak yürü babam yürü...Yemezler yav...Hem bu daracık ev kitap kokuyor haberleri yok tabii...Atlası kapattım. Ulan dedim İstanbul dibinde de kaç sefer uğramışlığın var?

    Şiir meselesi sevgili şair yaşam meselesidir. Sizin bu şiiri okuyunca ha burada ha elin topraklarında fark etmiyor yani şiir...Siz bir şiir yazarsınız okuyucu hayallere dalar. Kimi atlas açar kimi ah ah çeker kimi İstanbul'u yeniden içine çeker. Şiirin böyle kalıba sığmayan bir gücü vardır...

    Bu gün belki yolum düşerse Mehmet Akif Ersoy' a uğramayı düşünüyorum. Laflarız biraz...

  • 4 yıl önce

    Geç kalmışım bu güzel satırlara değerli hocam affola. Yürek dolusu selam ile...