Flüt
Kızıl saçların güneşe değecekken
Sinekler yuvasından uçuyor
Kimsecikler ormanda değil
Bu kısım benim, şu kısım sensin
Sahipsizlikse, en çok ormanların
Fenkşui felsefesini bilmem ama
Kulağıma flüt sesi geliyor
Cıvıldaşan kuşlar bizim için mi
Yoksa yeşil yapraklar hatırına mı mesaideler bilemiyorum
Saçına kızıl mehtap değiyor
Eriyorum siluet şeklinde dağların ardında
Kızılın menbaı güneş gibi
Kelimelerim kısılıyor, noktalamam sakat
Kalın ağaç kabuğu, bir asrı çiziyor göz çeperime
Kırılıp dalından düşüyor sonra ilkbahar kokusu
Tüy gibi havayı okşaya okşaya yere çekiliyor
Çıkıp dağların tepesine olanca ovayı
Serip bohça gibi önüme
Bulutlardan yağan saç tellerini izliyorum
Uzandıkça toprağa saçların sağanak sağanak
Kızıl tonunda gökkuşağı peydah oluyor
Doğum ne güzel
Dev doğanın iliklerini bit tanesi gibi arşınladıktan sonra
Gelip, ahşap masamda kurşun kalemimi kavrıyorum
Yazdığım yazılar siliniyor satır satır
Sondan başa doğru yazıyorum sana
Beyaz kağıda beyaz kelimeler karalıyorum
Hece üstünü örtüyor cıvıldaşan kuşların
Duvardaki saat tersine yelkovuyor bu gece
Geleceği duraklatıyor Tanrı
Sana, kızıl saçının kokusuna dönüyorum ilmek ilmek
Tanrı şahittir, doğa da avukatım
Ölüm ne güzel
"..." ne güzel!