Gāh
I.
bir gece uyurken, azılı bir öfkeyle
perçinlediler ruhumu kara kurbağasına.
uyandım bir kargaşada,
at sırtında süvarilerin kamçısını,
göğüsledim bir kalkan gibi.
ve dağlar yarıldı bir şölenle,
cüzzamlı vücudum yerin en dibinde.
toprağın ağırlığı sardı ruhumu bir ezgiyle,
peygamberler geçti yanımdan, ellerinde meşalelerle
duymuyorlar sesimi.
II.
toprak yedim.
darağacının kökünden söktüğüm anaçla,
göğünden bir bulut, suyu gelmiş toprağa.
avucumda buluşuyor, bulanık bir vermut
içtim kana kana.
III.
her şey çok sessiz.
IV.
yüreğim oturmuş bir dalın üstüne,
selamlıyor rüzgarın uğultusuyla binyıllık öfkeleri.
saray kapılarını arşınlıyor göklerden,
ceset taşıyıcıları, toprak atanları, derin uçurumları
selamlıyor...
genişleyen bir evren gözlerim,
seriliyor sırtına dervişlerin.
akan yaşları sildiğim lifâfeyi,
püsküllü bir perde eyliyorum
en acılı beyazıyla.
V.
gidiyorum.
çok uzaklarda kerpiçten bir evin taşı olacağım,
henüz yeni doğmuş bir kabilenin yayında mızrak,
saplanacağım en zehirli alemlere.
ve bir gün
döneceğim gri bir bulutla,
kara türküler çığıracağım,
sisli bir günde, kara bir güneş gibi,
doğacağım.