Gazap Buketi
Gözlerimin üstüne dikilen iki baykuş
Siyah sözkapaklarımı kilitli tutmanı sağlıyor diye
Kekremsi tadıyla boğazımda yer eden
Hıçkırıkları mahzun bırakacak değilim
Susacağım elbet
Falakaya yatırılmış öznelerin başlarını okşayıp
İğdiş edilen kelimelerin bel kemiğinden
Koparıp manaları
Alışkanlıklarımın nasırlı elleriyle
Alnıma süreceğim
Herkesin bildiği gibi
Daha biz dediğimiz gün vaad edilmişti bu kehanet
Üç borazan çalacak
Üçünde de ağlayacaktık şüphesiz
İnanmaktan korktuk
İçleri boşaltılmış lakırdı topluluğu deyip
Katlettik tüm keşişleri
Ta ki,
Cennetin kapısındaki
Küflü elma ağacının altında gözlerimiz sağılana dek
Benim rüyalarımın vitraylı pencerelerinden görülüyor artık mutluluk
Buğulu, hayali, acımtırak
Senin ise düşlerinin korkuluklarından düşüyor
Geçmişin arsız yüzü
"Topal iktidarınla yağdırdığın ateş
Kurak topraklarıma sunduğun gazap buketi şimdi"
Kundaklanmış baharlar öpsün
Saçlarının seyrelmiş kokusundan
Parçalanan ruhlarımızı üstüste katlayıp koyduğumuz günün şerefine
Düş salgını başlatalım
Ucuz çıplaklıklarıyla elma şekeri satan
Yosmaların sokağında
O kadar haklı olalım ki ölmek için
İdamımız
Aşkta boyun eğilen tüm sözler de
Kuralsız oynanıp kazanılan zaferler kadar ironik olsun.
""karanlığın müziğini duyuyor musun her melodide acıyı müjdeliyor ruhunu alıp götüren sonsuzluğun türküleri cesedini kanla kutsuyor
karanlığın müziğini duyuyor musun topraktan fışkıran ölülere can katıyor aklını zehirleyen uzak diyarların efendisi unutulan tanrıları makamına çağırıyor
karanlığın müziğini duyuyor musun kara riyakarlığı dillendiriyor ıssız patikaların yalnız bekleyişinde ölümsüzlük kervanı hiç durmadan yürüyor
karanlığın müziğini duyuyor musun melankolinin damarlarında gezdiriyor mutluluğun kıymetsiz sayıldığı yerde bilinmeyeni tekrar doğuruyor
karanlığın müziğini duyuyor musun seni çağırıyor hiç durmadan"" (Can Murat Demir)
Şair! Öyle ya da böyle, doğru ya da yanlış ; Yazdığın her şiirde kaleminin ruhunu seven özüm savrulmakta bir yerlere... Sevgimle.
o kadar haklı olacağız ki ölmek için ölüm bizle terekdecek dünyayı
geminin iki tarafında, koyu bir sohbete dalmış olan, iki tesadüfün, arafa yankılanan ilginç yansımaları.
tebrikler. gönlüne sağlık.
Şimdi kımıldadı kan adım
Kırmızı siyahını ararken
Ona hain muştulari nasıl öldügünü sormaktayım
Kalbini okudum sefenksin avuçlarında
Eski bir cağda olma çabasındayım
Şiir/ sen
Afroditi öldürme uğruna Zeus kılığındayım ...
Bunca şiir sığmıyor ki sayfaya okudukca çogalan kitabe...
alkışlarım görkemli şehrin, Şairine ...
..aaa Aslıcım çok afedersin inan görmedim perdeler perdeler yazık bana :) ve şu anda minik bir gökgürültüsü eşlik ediyor yoruma değil tabii dikkatimi dağıtan hırçın su damlaları yarım ışık şimşekle ve şu sözünde durdum
''Topal iktidarınla yağdırdığın ateş Kurak topraklarıma sunduğun gazap buketi şimdi"
..ve yine ölüme öykünme umarım telepatik değildir 4-5 gündür herkesi arıyorum 3 hafta 3 saat takıntılı yaşamım nihayetine sen inanma tabii..gerçek olmadan :)
ama final ben gerçeğim diyerek eziyordu imgeyi
''O kadar haklı olalım ki ölmek için İdamımız Aşk'ta boyun eğilen tüm sözlerde Kuralsız oynanıp kazanılan zaferler kadar ironik olsun. ''
..güzelliği şiirleri iki kere süslesin tebrikler selamlar...