Gece Görünenler
Bu aralar geceyi görüyorum
Hemen şurada... Kandilsiz...
Aydın olmayan, kapatılmış,
Gözlerin görebildiği kadar uzakta...
Elde tükenen izmaritin,
Son yanışları kadar sitemkar,
Hallerimi ifade ediyorum.
Dudaklarına varmak içindi
Tüm bu ateşle küllenmeler.
Kısa sürse de ömür, yine de değer!
Bak bir misal daha söylüyorum.
Duvarda asılı gaz lambası gibiyim...
Yalnız, unutulmuş, fedakar...
Tüm neşesi aydınlığı... kendine olmayan
Yanıyor içten içe sisli, kirli
Gözlerinden yansıyabildiği kadar
Işığı sevdalanması olan...
Az vakit sonra sönecek umutlar
Bir sonraki yakılışa kadar soğuk
İşte o kadar... Anlatabiliyorum
Bu aralar geceyi görüyorum.
Yorgan altında üşüyen rüyalar
Yastığa sinmiş hayallenmeler
Duvarlara çakılan gözler görüyorum.
Kıymık batmışçasına sıkıştırılmış,
Bend olmuş sularına karanlıklar...
Ses perdesini yırtan
İçten seslenmeler duyuyorum.
Perdenin ardı sessiz camlar
Buğulanmış içten dışa
Karartıdan başkasını göstermiyorlar.
Halı desenlerine saklanmış
İşlenmiş hayaller görüyorum.
İlmekler kim bilir neyle örülü?
Ayaklar altına alınır duyguları
Terleyen avuçlardan izler
Özlemleri biriken eller görüyorum.
Adamlar seçiliyor izlerin derinliğinden
Kadınların parmak izleriyle kayboluyor.
Nice aşklar yün yumaklarıyla beraber
Eş zamanlı tükeniyor.
Hayaller seriliyor yerlere
Karmaşık acılar tabanlarımı tırmalıyor.
Bu aralar geceyi görüyorum
Süs olsun diye asılmış tablolar
Ressamı meçhul, duygusu pastel duruyor
Tuvallere darp edilmiş hissiyatlar
Fırça iniltileriyle sesleniyor.
Tonlarıyla renklenmiş hayatlar
Gürgen sınırlara takılıyor.
Görünüyor hepsi birer birer
Gecenin karanlığıyla gölgeleniyor.
Bu aralar geceyi görüyorum.
Gözler siyahın ötesine geçemiyor.
Havaya katran inceliği doluyor.
Önümde gece yanılsamaları...
Sankisi sahi,
Sahisi siyahi duruyor.
Sehpalara dadanmış tahta kurtları
Sessizliğin sakinliğini kudurtuyor.
Üstünde fildişi biblo parlaklığı
Altına yazılmış anılarla fark ediliyor.
Herhangi bir asırdan kalma seyahatin
Dipnotlarını anımsatıyor.
Zamanı unutan uykuda bilinç
Guguk kuşunun dürtmesiyle uyanıyor.
Kollara sarmalanmış madeni vakit
Fosforlu aydınlıkla seçiliyor.
Karanlığı delercesine asi,
Sarıdan bozma fosforlu işaretler,
Kalemle sarmaş dolaş ellerin,
Son anlarını hatırlatıyor.
Bu aralar sadece,
geceyi görüyorum...
Karanlıkta, zihnim gözlerime yansıdığından mı?
Göz kapılarım kapalı kaldığından mı?
Her yer sensizliğin rengine boyanıyor
Anlayamıyorum!
Antakya 2013