Gece Ve Sis
aşağılarda bir yerlerde
bilmesek de tüten nefesler var
soludukça göklerin boşluğuna dağıttığımız
genzimizi yakan
bu sisler
elle tutacakmışız gibi, yakın uzaklarımızda
her bacadan kıvılcımlanan
en az bir kez
sırıtarak saklıyor onları
nereye baksan, hayalet yalnızlıkları
kendilerini örten sis perdesi hep koyu
bulutlar yine yeryüzüne indiler
karanlığı kefenleyip
sırtlarına düşerek
cennet gibi boşaldı göklerin boşluğundan
dumanlı oğlanlar
kendileriyle gecede sözleştiler
koyunlarında fener.
yollar boyunca caddeleri geziyor
yumuşak bir duvar
ıslığı darmadağın akıyor
karnabahar tarlasında, ördek ayakları
önce burunları çekildi
soğan tadında bir soğuk ve sis
terlemiş bıyıkları kaptanların
açık denizlerde tek kalkanları ve tek hazineleriymiş
pusula
sisler, devşirilmiş koca dev dalgalarda
sonra üşüdü parmak uçları
geceyi emziren yıldızlar
yine sis damlatıyordu
nabzı gürültülü motorlar uğuldayıp
ince damarlarından beslendiği vakit
evlerin bacasında kurum kokuyor
hiç susmuyor kornaları
hayalet gibi dolaşan taşıtların
yel, nefesini bulandırıyordu
zaten siyah olmayan gecenin
sisler arasında kaç uçak kayboldu?
Boğaz'a yanaşan tepelerin üstünü tam kuşanmış
yolların neyin karmaşası.
ocaklarına çekilmiş bir yığın, insan kalabalığı
boş gözeneklerinde leylin
yankılanan köpek havlamaları
misaklarda güneşi haber veren
bin küme kuşu gibi yanıyor kıraatte
dünyanın tuvali yeniden çizilecekmiş gibi
silinmekte
'yıkılsa da, ardındaki dünyaları görsem' dediğim
dağlar, yok!
yok, hiçbir şey yok!
arada, ışık gösterilerinin
belki birkaç delik bulup
sıvışması içinden.
koca koca tepeler sindiler
üç denizin tamamı kadar
kaybolmuş, kırık ve yoktular
görünmüyordu tenleri ve ışıkları
'buradayım' dercesine göğüslerini diklendiler
çıkıp yürüdüler kendinden
ve varlıklarından emin
ısrarla sis damlatıyordu üzerlerine
zaten siyah olmayan gece.
besbelli bu inatçı silgiden
ufarak karanlık
yumruk yemiş gibi kırılıyordu.
karanlığı arıyordu ilk defa sis gören gözler
ta ki, göz bebeklerine
is düşene kadar
"dünyanın tuvali yeniden çizilecekmiş gibi silinmekte 'yıkılsa da, ardındaki dünyaları görsem' dediğim dağlar, yok! yok, hiçbir şey yok! arada, ışık gösterilerinin belki birkaç delik bulup sıvışması içinden."
Başlığıyla bütündü şiirdi..
Emeğinizi kutlarım👍