Gece Yürüyüşü
Geceleri ansızın bölünen uyku,
Fırlamış gözlerden boşanan yaşlar...
Islak vücudumda yerin en kuytu;
Kalbimin köşesidir ey vefasız yar....
Bir sokak lambası puslu ve fersiz...
Uzaklarda tren hıçkırıkları...
Tozlu kaldırımlarda bir gölge sessiz;
Yürüyor ruhunda cam kırıkları...
Yürüyorum ardımda bir uzun gölge:
Kâh sağa, kâh sola titrek savrulan.
Sevginin sevdanın solduğu yerde,
Sokuyor ruhumu kara bir yılan.
Sevda ve aşk ve ölüm gerisi yalan.
Gönlümün albümünde solarken resmin;
Beni bir sarsıcı hayale salan,
Bir kelime, üç hece yakıcı ismin...
İsminde vefa yok, cismin de öyle.
Vefasız kayalar, bulanık nehir...
Hayat mı yıllardır sürdüğüm böyle?
Ölüme eş değer içtiğim zehir.
Mısralar dökemez bende umudu,
Hüznü, isyanı ve işkenceyi...
Gönülleri örten sevda bulutu,
Yeniden çek ne olur arza geceyi.
Geceler ne kadar haşin olsa da,
Ben beni karanlıklarda bulurum.
Dünyada bir sen ve sevgin kalsa da,
Uzanmaz sevdana akkor olurum.
Derdime bir derman bulmuşum yalan,
Sensizliğe sensin en keskin ilaç.
Bir kırık şiirdir elimde kalan,
Bir de kalem; madeni esrarlı ağaç...
Sevda şiirleri, bir silik defter;
Bir sobada her an yanmaya mahkûm.
Dermansız ruhumda kalmasa da fer,
Sevdan saçlarıma dökülür kum kum...
Sen benden uzaksın, hayalin yakın.
Bir kızıl elmanın iki yarısı.
Hayaline yasak getirme sakın;
Hüznümle buluşsun gece yarısı...
Sen ve ben ve sevdam bir sacayağı;
Kırık ve dengesiz bir yerde cismim...
Merhamet yüreği şefkat menbağı!
Bana kaybettiğim hüznümü verin...
Dudaktan dökülmez boğuk feryatlar,
Bir at şaha kalkar vefasız gece.
Hala hayalimde silik imbatlar:
Hayat ve aşk ve ölüm zorlu bilmece...
Dilimde eski bir sevda türküsü,
Ruhumda kanayan gizli yaralar...
Sevda dediğin şey: Hüznün örgüsü...
Depreştikçe, ruhum hüznü aralar.
Çıkmaz sokaklarda kaybolur gövdem...
Kelepçeli ruhum onun peşinde.
Seni şimdikinden fazla sevmesem;
Yitik sevdam söner aşk güneşinde.
Aşkın benim için ecele bir yol;
Aşkın ölümümdür ne olur anla!
Senle de, sensiz de; ben bir ölüyüm.
Bir tabut görürsen otur ve ağla