Gecenin Kalbindeki Sevda
Ay, gümüş bir taç gibi takılır gökyüzüne,
Yıldızlar, göz kırpar gibi serilir semaya,
Ve gecenin o derin, sessiz kollarında,
Sana olan sevgim, bir çiçek gibi filizlenir usulca.
Kalbimde, senin ismini fısıldayan rüzgar,
Saçlarımda dolanır, narin bir dokunuş gibi,
Sanki tüm evren, senin o büyülü gözlerinde,
Kendi yansımasını bulur, kaybolur benliğim.
Gözlerin, karanlık gecede birer kandil,
Dudakların, sabahın ilk ışığına açılan kapı,
Ve ellerin, dokunduğu her şeyi altına çeviren,
Bir kralın elinden çıkmış kutsal bir asa.
Düşlerimde seni ararım, rüzgarın peşine takılıp,
Denizlerin derinliklerinde yankılanır adın,
Sonsuz mavilikler içinde, senin o sıcacık bakışların,
Körfezde huzur bulmuş bir balıkçı teknesi gibi.
Bir bakışın, bin yılın yükünü siler üzerimden,
Bir gülüşün, çöl ortasında açan nadide bir çiçek,
Ve bir sözün, unutulmuş tüm şiirleri canlandıran,
Kadim bir destanın içinde saklı bir tılsım.
Yüreğimde, senin için yanan ateş,
Gün batımında ufukla buluşan güneş gibi,
Sonsuz bir kırmızıya boyar gökyüzünü,
Her dokunuşunda yankılanır sevdanın yankısı.
Aşkımız, denizle gökyüzü arasında asılı kalan,
Bir gökkuşağı gibi parlak ve narin,
Her damlası, bir hazine gibi kıymetli,
Ve her rengi, seninle dolu bir dünyanın kapısı.
Sonsuzluğun eşiğinde, ellerin ellerimde,
Zamanın ötesinde bir an varoluruz sadece,
Ve o anın içinde, tüm evren küçülür,
Seninle olmak, bir şiir gibi, kelimelerin ötesinde.