Gecenin Katibi
Sessizliğin sardığı odada
Pencereden vuran loş bir ışık
Bir de mum vardı
Katibin kalemi akmıştı ak kağıdın üzerine
Ve sayısız cümleler yazılmıştı mürekkebin benzine
Usulca kaldırırken kalemi Kâtip
Yüksek bir ses kapıdan gelip
Kalemi kaldırıp döndü balkona
Aralayıp panjuru baktı aşağıya
Ne gelen ver ne giden karanlık bir yol
Fakat gördü köşeden uzanan bir kol
Çıktı balkona seslendi aşağıya
Çıt çıtmadı sessiz yolda feryadına
İşitti bir feryat daha köşenin ardından
Kesildi kısa süre sonra boğazdan
Korktu girdi içeri gürültüyle
Apar topar çıktı kapıdan sessizce
Döndü köşeyi bir de ne görsün
Kanlı bir bıçak havadan süzülsün
Bir yanda kan yüzlü yığılmış bir adam
Diğer yanda gözleri dönmüş hayvan mı hayvan
Atıldı bıçağa tüm kuvvetiyle
Saplamak istedi Kâtibin göğsüne
Katip çekildi kenara hızlı bir hamleyle
Savruldu adam boşta kalan gücüyle
Hamle yaptı tuttu Kâtibin yakasından
Tek kelime söyleyemeden kan çıktı ağzından
Nereden bilirdi Kâtip sonu böyle olacağından
Ecel aldı onu bir masa başından
Mürekkep akmaya devam etti taşların arasından
Kalem son nefesini verdi yaslandığı duvarından
Ay loş ışık verirken sokakların arasından
Penceresine baktı uçan kuşun kanadından